Sınırlar Yurdunda Türk Devleti
(Fahri Yağlı)
Türkiye hem Kenar Kuşak Teorisi’ hem de Kara Hakimiyet Teorisi’ne göre çok önemli bir bölgede bulunmaktadır. Ne yazık ki terör, çatışmalar, sorunlar ve istikrarsızlıklar içeren bir coğrafyada yaşamaktayız.
Türkiye, nin Suriye, Irak ve İran sınırı, güvenli sınırları değildir. Tehditler büyük ölçüde Türkiye’nin kara sınırlarından kaynaklanmaktadır. Türkiye, tam bir “Sınırlar Ülkesi”dir. Kısaca sorununun ve düşmanın çok olması demektir.
Bir ülkenin coğrafi bütünlüğünün yanı sıra komşularının sayısı ve niteliği ile o ülkenin güvenliği arasında da güçlü bir bağ bulunur. Sınır sayısı arttıkça, bir ülkenin saldırıya uğraması, tehdit edilmesi ve birden fazla cephede savaşa girme ihtimali artmaktadır. Bu gün karşılaştığımız en büyük sorun ekonominin temelde daralmasının ve yüksek enflasyonun temel sebebi mülteci ve sığınmacı sorunudur. Devlet aklı bu konuda acil eylem planlarını hayata geçirmelidir.
Türkiye Anadolu Coğrafyasının sunduğu zenginlikler ile, hem doğulu, hem de batılı yönleri, üyesi olduğu uluslar arası kurumların çeşitliliği nedeni ile küresel güçlerce önemsenmektedir.
Yaklaşık son yüz elli yıldır AB ülkeleri ve ABD, egemenlik tesis edilmemiş bölgelerde enerji ve hammadde kaynaklarına el atmak, stratejik hareket açısından üs ve kolaylık imkanı sağlayabilecek değerdeki noktaları ele geçirmek için uğraşmışlardır. Bu kapitalistlerin, stratejik olarak en çok kullandığı sözleri hatırlayın;
“Barış, özgürlük ve demokrasi” söylemi ardına gizlenerek hain emellerini gerçekleştirmektedirler. Günümüzün hedefte tahtasında olan bölgenin adı, Ortadoğu’dur..
ABD’nin sloganı neydi? “Ortadoğu’ya refah ve özgürlük gelsin”, “Ortadoğu’ya demokrasi gelsin”, “Antidemokratik rejimler yok edilsin”, “Ortadoğu ülkeleri arasında güvenlik ve işbirliği sağlansın”, , “Bölgeye barış ve istikrar gelsin”, Ama hepsi gerçekte tek bir amaca yöneliktir: “ABD bölgede egemen olsun.”
Dünyadaki en büyük işletilebilir petrol rezervleri Ortadoğu’dadır. Bu kaynak, ABD ve AB’nin ulusal çıkarları doğrultusunda nasıl kontrol altına alınmalıdır. Çıkan Petrol kadar, bölge insanının kanı tonlarca aksa, ABD için petrol kadar kıymeti yoktur.
Şimdi plan Ortadoğu, olurda başarılı olursa, sonrada Avrasya’yı(Turan İlleri) kontrol etmek.
Yeni Dünya Düzeni içinde ABD’nin uyguladığı yeni politika, “böl, güçsüz kıl, yönet” yerine, “küçült, birleştir, yönet” şekline dönüşmüştür. Bugün Rusya-Ukrayna savaşı bölgenin istikrarını bozmak ve Türkiye’yi bu ateşin içine atmak için kurgulanmıştır.
ABD ve Batı dünyası, bugün Ortadoğu ülkelerinde ulusal kimliklerin yok edilmesini sağlamak amacıyla dinsel ve mesheb eksenli, ılımlı, radikal ve etnik kimliğe dayalı politika izlemektedir.
Tüm hedefleri, milli kimlikten arındırılmış, ümmetçiliği esas alan yönetilmesi kolay ümmet çikler oluşturmaktır. Radikal ve Etnik Taassup merkezli Terör Örgütleri ABD ve AB nin el altından besleyip, büyüttüğü terör yuvalarıdır. Bunların korkulu rüyası Türk Devletidir. Güçlü Millet ve Devlet olmadan hiç ümmet olur mu? Milleti geveleyip sadece ümmet diyenler kırk kere hatırlatılır.
21’nci Yüzyıl’a girerken, 2023 yılına doğru sorunlarımız ciddi anlamda artmıştır. Türkiye, giderek artan genç nüfusu, süratle gelişen ekonomisi son dönemlerde ağır hasarlar almıştır. Tüm bunlara rağmen güçlenen ordusu, mevcut üniversiteleri ve bilim adamları ile sürdürdüğü araştırma-geliştirme faaliyetlerine dayalı olarak kalkınması için ne gerekiyorsa yapılmalıdır.
Günümüzde ,Türkiye gelişmekte olan ülkelerin tavanında; gelişmiş ülkelerin tabanında bir yerde bulunaktadır.
Türkiye’nin orta ve uzun vadede savunma ve nükleer sanayide güçleneceği; rüzgâr, güneş, hidrojen ve bio yakıt gibi enerji kaynaklarından yararlanacağı; kendi toryumunu işleyeceği; bilgisayar mühendisliği, moleküller, biyoloji ve parçacık fiziği gibi ileri teknoloji alanlarında dünyayı şaşırtacak beyinler yetiştirip bölgesel ve küresel bir güç olma yolunda emin adımlarla ilerleyeceği değerlendirilmektedir. Ancak bu kimlik ve milli politikalarla mümkündür, Liyakat en ön planda tutulmalıdır.
Devlet adamları, Siyasi sorumlular, Stk, Oda ve Birlikler ve Türk Aydını ülkenin sahip olduğu jeopolitik ve jeo stratejik konumundan kaynaklanan gücünü çok iyi değerlendirmelidir.
Türk Aydını sorunların çözümün de milli çıkarlar doğrultusunda hareket etmelidir. Temel felsefe ve tedrisatımız öncelikle terbiye, sonrada Kut ve Hikmet geleneği olan TÜRK TÖRESİ olmalıdır..
Türk Devleti, milletinin birliğini ve vatanın bölünmezliğini sağlamak ve bölgesel bir güç olmakla yükümlüdür. ”
Türk Milletine mensup olmak, keyfe keder bir duygu değildir. Bireyin, ay yıldızı şehit kanları ile vatan yapan bu coğrafyayı ve milletini ve kendini değerli görmesi gerekir. Türk Aydını’nın , Türk Milletinin kendi kaderini güçlendirme, milli karakterini koruma ve kendi milletinin özel medeniyetini insanlığın ortak mirasına katmak gibi bir vazifesi vardır.
Türk Devleti ırkçılığı ve etnik taassubu reddeder. Türk Devleti vatan coğrafyasında milleti oluşturan her ferdin şevkat li koruyucusudur.
Kısaca Türk Devlet Töresini anlamak ve idrak etmek “ Şahsiyet Meselesidir”.
Fahri Yağlı
Akademisyen / Araştırmacı Yazar