AKK’de Türkiye’nin Afet Atık Yönetimi Rehberi Projesi Çalıştayı düzenlendi

Sıla KÜTÜK-Fatma ŞİMİR/ ANKARA-BHA

Ankara Kent Konseyi‘nde Türkiye’nin Afet Atık Yönetimi Rehberi Projesi Çalıştay’ı düzenlendi. Düzenlenen çalıştayın açılış konuşmasında şu ifadeler kullanıldı:

“İklim değişikliği ile mücadelede önemli bir adımı birlikte atmak ve ülkemizin en önemli sorunlarından biri halini alan afet atıklarıyla mücadele için bir araya gelmiş bulunuyoruz. İklim değişikliği Politika ve Araştırma Derneği olarak, yürütmekte olduğumuz Afet Atık Rehberi Hazırlama Projesi’nin ilk çalıştayına ev sahipliği yapıyoruz. Bu proje ile Türkiye’nin atık yönetimi hedeflerine ulaşmasını destekleyerek afet durumlarında etkili atık yönetimi için bir rehberin oluşturulmasını ve farkındalığının artırılmasını amaçlıyoruz.”

Açılış konuşmasından hemen sonra İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Baran Bozoğlu konuşma  yaptı. Yaptığı konuşmada depreme ve deprem atıklarına değinen Bozoğlu şu ifadelere yer verdi:

“Biz dernek olarak bu deprem üzerinden ve afet üzerinden çözümün bir parçası olmaya çalıştık. Bu kapsamda da özellikle deprem atıkları konusunda bir çözüm üretilmesi gerektiğini en başından beri dile getirdik. Bunun yanında hala çözüm üretilmesi gereken sorunlar devam ediyor. Deprem atığı konusu özellikle depremin yaşandığı bölgedeki en büyük ekolojik risk ve problem. 100 ile 210 ton civarı deprem atığının oluştuğunu görüyoruz. Bu atıkların içerisinde şüphesiz tehlikeli atıklar, ekonomik değeri olan atıklar, asbest gibi farklı atıkların karışık bir şekilde bölgede hala yönetilmeye çalışıldığına tanık oluyoruz. İlgilendiğimiz alan ve problem devasa bir problem ve bu problemi şu ana kadar ne yazık ki çok iyi bir şekilde yönetemedik.

‘Öncelikli olarak vatandaşların kurtarılmasına odaklanıldı’

Dolayısıyla rehberi hazırlama amacımızda bundan sonraki oluşacak olan afet atıklarının yönetimine yönelik olarak planladık. Dünya’da örnekleri olan bir rehber bu. Amerika’da, Kanada’da çevre yönetimi hususunda afet atıklarının nasıl yönetileceği planlamış durumda. Türkiye’de afet atıklarına da afet atıklarının yönetimi konusunda da bir planlama yapılamadığını bu süreçte görmüş olduk. Bu süreçte öncelikli olarak vatandaşların kurtarılması ardından gıda, sağlık ve barınma sorunlarına odaklanıldı öncelikli olarak elbette. Fakat afet atıkları konusunda yetersiz kalındı. Bölgede bulunan az hasarlı ve orta hasarlı binaların yıkımında da gerekli önlem ve tedbirlerin, kontrollü bir şekilde halk sağlığına dikkat ederek atıkların ekonomiye kazandırılmasına ihtiyaç duyuyoruz. Bu konuda da henüz 100. yıl Türkiyesine yakışan bir durumla karşı karşıya olmadığımızı da üzülerek dile getirmek istiyoruz. Önümüzdeki süreçte bu atıkları tekrar kullanarak ekonomiye kazandırmayı vurguluyorum ve hepinize teşekkür ediyorum.”

Konuşmasını sonlandıran Bozoğlu’nun ardından Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Küresel Çevre Fonu Küçük Destek Programı (SGP GEF) Ulusal Koordinatörü Gökmen Argun kürsüde yerini aldı. Sahaya çıktıklarında en öncelikli korkularının atık ve atıkların vatandaşların üzerinde etkisi olduğunu söyleyen Argun şu ifadelere yer verdi:

“Sahaya çıktığımızda en öncelikli korkumuz atık ve atıkların vatandaşlarımız üzerindeki etkisi oldu. Acaba bundan sonraki bir afette ilk adım ve ilk stratejik planlama olarak ne yapmalıyız ya da ne ler yapabiliriz diye düşündüğümüz için bu rehberi hazırladık. Deprem bölgesinde afet sonrası için atılan adımlar ilk olarak ve öncelikli olarak can güvenliği oluyor. Ancak deprem sonrasında ve afet sonrasında solunan havadaki gazların ve tozun, atıkların çıkardığı zararlı etkilerin insan sağlığı üzerindeki etkisi hakkında da konuşmalı ve bir adım olarak çözüm üretmeliyiz. Sahadaki çalışmaları da göz ününde bulundurarak şunu söyleyebiliriz ki sürecin yönetilmesinin yanı sıra çok ciddi finansal sıkıntılar ve ayrıştırmayla ilgili teknik, bilgi sıkıntırı da vardı. Çok ciddi atıkların maske bile takılmadan toplandığını, taşındığını gördük. Yapım sürecinin tam planlanamadığını ve yönetilemediğini gördük. Bundan sonrası için gerekli dersleri alarak yolumuza devam etmemiz gerekiyor.”

Sunumlara geçmeden önceki son açılış konuşmasını İmar ve Kalkınma Bankası Ankara Ofisi Başkanı Mehmet Üvez yaptı. Üvez’in konuşmasının ardından Hacettepe Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Şahmaran kürsüye davet edildi. Sunum yapan Şahmaran inşaat sektörünün kenara bırakılmayacağını ifade etti. Yaptığı konuşmada Şahmaran şu ifadeleri kullandı:

“Çimento üretiminde Avrupa’da 1. Dünya’da 3. sıradayız. Geçen yıl 110 milyon ton çimento ürettik. Üretilen çimentodan çıkan emisyonlar sadece Türkiye içerisinde mi kalıyor, hayır. Tüm Dünya’ya yayılıyor. Dolayısıyla iklim değişikliğinin sağlıkla ilişkisine tüm gücümüzle bakmamız lazım çünkü bu durumun çok ciddi boyutları var. Türkiye inşaat sektörüne baktığımızda mevcut ekonomiyi döngüsel ekonomiye çevirmek için aslında çok güzel bir alan ve önümüzde imkanlarımız var.

 

‘ İklim değişikliği sebebiyle de göçler başlayacak’

İnşaat sektörünü bir kenara koyalım ve hiç ilgilenmeyelim gibi bir şansımız yok. Bu alanda 1,30 milyon kişiye istihdam sağlanıyor. Bir taraftan göçler, bir taraftan artan nüfus var. Özellikle bu iklim değişikliği sebebiyle de göçler başlayacak. Hem ülke içerisinde hem de dünyada bu sektöre çok ciddi bir şekilde ihtiyaç artışı olacak. Hem ülkemizde hem de dünyada inşaat sektörünün devasa bir boyutta olması bir yandan da elbette problemleri beraberinde getiriyor. Ülkemizin nüfusu düşünüldüğünde inanılmaz bir atık açığa çıkıyor. Diğer bir taraftan da Türkiye’de çıkan bu atığın dönüştürülme oranı neredeyse tüm Avrupa ülkelerinin çok çok gerisinde kaldı. Yıkım ve deprem sonrası açığa çıkan atıkların içerisinde beton, tuğla, seramik, ahşap, plastik, cam, toprak bütün ev eşyaları mobilya ve düşündüğünüz her şey var. Ayrıca miktarı az ancak etkisi fazla olan asbest gibi atıklar da var. Bir deprem afetinden sonra yapı olarak elimizde en çok moloz kalır. Bu atıkları ayrıştıra konusunda en önemli husus, atıkların kategorileştirilerek tekrar kazandırılmasıdır, bu bizim için en önemli problemlerden birisi.”