Fahrettin Altun: TRT uluslararası dijital haber kanallarının takipçi sayısı 44 milyonu geçti

ANKARA – BHA 

İletişim Başkanı Fahrettin Altun konuşmasına şu sözlerle başladı,

”Sizleri en kalbi duygularımla, saygı ve muhabbetle selamlıyorum. “TRT İspanyolca Konuşulan Ülkeler 1. Yayıncılık Zirvesi”nde sizlerle birlikte olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Zirvemize hepiniz hoş geldiniz, şeref verdiniz. Yayıncılık Zirvemiz, dün Uluslararası Gazetecilik Çalıştayı ile başladı. Bugün de alanında uzman, birbirinden değerli panelistlerin katılacağı oturumlarla devam edecek.

Değerli Misafirler, TRT İspanyolca, inşa etmek için yoğun bir çaba sarfettiğimiz Türkiye İletişim Modelimizin pratik uzantılarından, somut çıktılarından biridir. Sayın Cumhurbaşkanımızın başlattığı “iletişim seferberliği” ile kurumsallaştırdığımız Türkiye İletişim Modeli bir yandan küresel adalet ve hakikat mücadelesine katkı sunmak, diğer yandan da Türkiye’nin haklı tezlerini tüm dünyaya duyurmak hedefleri doğrultusunda şekillendi.

Bu model çerçevesinde İletişim Başkanlığımız, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumumuz, Anadolu Ajansımız ve Basın İlan Kurumumuz çalışmalarını sürdürmekte, ulusal ve uluslararası alanda büyük bir hakikat mücadelesi vermektedir.

19. yüzyılda eser vermiş Batılı edebiyatçı Alfred Musset kendi dönemini anlatırken der ki “Asrın bütün marazları iki sebepten ileri gelmektedir. Vaktiyle ne var idiyse ortadan kalkmış, gelecekteki hiçbir şey ise henüz meydana çıkmamıştır.”
Musset’nin bu sözleri esas itibariyle modernliğin o gününden bugününe modern insanın yaşadığı sıkışmışlığı, çaresizliği gözler önüne sermektedir.
Geleneğin sarsıldığı, modern olanın inşa edilemediği ve hızla değişen bir dünyada yaşamak zorunda kalmak… Bütün modernist anlatılara rağmen bugün Batı dünyasında dahi toplumlar, tarihin ve mekanın hızlanması karşısında kurumsal çözümler üretememektedir.
Tarihin ve mekanın bu denli hızlandığı çağımızda toplumların önünde iki meydan okuma vardır.
1) İstikrarlı sosyo-politik sistemler inşa edebilmek
2) Güven esasına dayalı toplumlararası ilişkiler ağı kurmak.

Her iki meydan okumaya cevap verebilmek için de toplumlar arasında sağlıklı iletişim köprüleri kurulması bir zorunluluktur. Elbette bunu söylerken, 19. Yüzyıl sonrasında Batı dünya sistemi ile birlikte kendisini var eden küresel sömürü düzenini görmezden geliyor değiliz.

Fakat küresel hak ve adalet mücadelesi namına bir başlangıç yapacaksak, bu başlangıcı karşılıklı ve iyi işleyen iletişim köprüleri sayesinde inşa edilecek toplumlararası ilişki ve etkileşimleri artırarak yapabiliriz.
Bugün her ne kadar küresel adaletsizliği doğuran temel sebep sağlıklı bir toplumlararası iletişim sisteminin yokluğu olmasa da, toplumlararası ilişkilerde karşılıklı ve iyi işleyen iletişim köprülerinin azlığı, zayıflığı küresel adaletsizliği derinleştirmektedir.

Bugün küresel alanda karşı karşıya kaldığımız zulümlere bir bakın. Zalimlerin kulakları sağır eden gürültüleri olmasa bu zulümler devam edebilir mi? Mazlumlar daha fazla konuşabilse, insanlık mazlumları anlamak için onları dinlese bu zulüm düzeni devam eder mi?
İçinde, toplumların gerçek ve sağlıklı bir iletişim kurabildiği bir dünya sistemi kurmak zorundayız.
Bunun için her şeyden önce toplumlar olarak birbirimizi daha yakından tanımaya ihtiyacımız var.
Önyargı, sömürünün gıdasıdır. Önyargısız sömürü sistemi kurulamaz. Sömürü sistemlerini yıkmak önyargıları ortadan kaldırmakla mümkündür. Önyargıları ortadan kaldırmaksa iletişim kurmakla mümkündür. Tek taraflı değil, çok taraflı bir iletişim. Batı’nın konuştuğu, Batı dışı dünyanın sustuğu, Batı’nın söylem imal edip, Batı dışı dünyanın bu söylemleri tükettiği bir dünyada adalet olmaz.
Batılı sömürge düzeni derinleşir, kökleşir. Bizim mücadelemiz, bu sömürge düzenine son verme, küresel adaleti tesis etme mücadelesidir.”

”TRT İspanyolca Dijital Haber Platformu da aynı ilgiye mazhar olacak”

Kısa sürede yakalanan başarı ve çok çalışmanın altını çizen Fahrettin Altun konuşmasına şu sözlerle devam etti,

”Değerli Katılımcılar Biz, uluslararası yayıncılığı da, TRT’nin farklı dillerde giderek artan oranda yaptığı yayınları da bu bağlamda değerlendiriyoruz. TRT, son iki yılda TRT Fransızca’yı, 3 farklı Balkan dilinde yayın yapan TRT Balkan’ı, 4 ayrı dilde yayın yapan TRT Afrika’yı hayata geçirdi. Yeni açılan bu kanallar, çok kısa süre içerisinde milyonlarca takipçi kazandı.

TRT Uluslararası Dijital Haber Kanallarının takipçi sayısı 44 milyonu geçti. Ben eminim ki bugün lansmanını gerçekleştirdiğimiz TRT İspanyolca Dijital Haber Platformu da aynı ilgiye mazhar olacak.

Değerli Misafirler, Yurt dışından Ülkemizi Teşrif eden Kıymetli Panelistler Bizler, birbirinin derdine bigâne kalan insanların yaşadığı bir dünyayı, insanlığın başına gelecek en büyük felaket olarak değerlendiriyoruz.
Wael B. Hallaq “Bizi kuran karşılaşmalardır; karşılaşmalardır bizi biz yapan. Dünyayı olduğu şey yapan da, onlardır. Karşılaşma olmadan hiçbir şey mümkün olamaz.” derken tam da bu konuya dikkat çekmektedir.

Dışlamadan ve ötekileştirmeden bu karşılaşmaları daha anlaşılır ve görünür kılmak zorundayız.
İşte İspanyolca gibi milyonlarca kişinin konuştuğu bir dilde yayın yapmak, insanlara çeşitli düşünceler ve yeni kapılar aralanması anlamına geliyor. Şunu da ifade etmemiz gerekir ki, uluslararası medya düzenini çeşitlendiren dijital kamu yayıncılığı, sistematik dezenformasyonun kontrolsüzce artmasının da önüne geçecek bir unsurdur.
Entelektüel ve derinlikli yayınlarla dezenformasyonun uluslararası kaynakları çökertilebilir ve bu konuda bir farkındalık oluşması sağlanabilir.

Tam da bu sebeple ben öyle inanıyorum ki TRT İspanyolca, Batı merkezli uluslararası yayıncılık anlayışına güçlü bir alternatif teşkil edecektir.
Uluslararası yayıncılık alanına birkaç Batılı büyük medya şirketinin hükmetmesini kabul edemeyiz.
Uluslararası yayıncılık alanında tek tip yayıncılık kabul edilemez.
Biz TRT İspanyolca ile:
-Uluslararası yayıncılık alanında çeşitliliğe ve çok kültürlü yayıncılık anlayışına katkıda bulunacak
-Türkiye’nin barış ve adaletten yana dış politikasını daha fazla insana anlatma imkânına sahip olacak
-Ülkemizin ekonomik, kültürel ve beşeri potansiyelini daha görünür kılacak ve
-Birçok Latin Amerika ülkesiyle kurduğumuz dostluk köprülerini daha da sağlamlaştırma fırsatına sahip olacağız.

Elbette bazı Batılı dostlarımız, meslektaşlarımız bu girişimlerimizden, küresel medya tekelini yıkmaya, uluslararası yayıncılık alanında adaleti tesis etmeye dönük girişimlerimizden rahatsızlık duyuyorlar.
Nitekim dün de bazı Batılı medya kuruluşlarında TRT İspanyolca’nın kuruluşuna şüpheyle bakan, Türkiye’nin Batı medyasını “ayrımcı, ötekileştirici ve standardize edici” bulduğu için bu türden girişimler içine girdiğini ifade eden çeşitli yayınlarla karşı karşıya kaldık. Rahatsızlıklarını anlıyoruz, ancak bu rahatsızlıkları bizi bu haklı mücadelemizden geri çeviremez.”