Bizim kuşakta köylerde büyüyenler anımsayacaktır; sabah kahvaltılarında çay içmek bir varlık ve prestij göstergesiydi. Çay dünyada sudan sonra en çok tüketilen içecek.

Cumhuriyet yönetiminin ilk üretim tesislerinden biri olan Paşabahçe Cam’da üretilen ince belli çay bardağı zaman içinde ülkemizde “çay kültürünün” simgelerinden biri haline gelmiştir. Bardak tasarımları değişse de, evler dışında kahveler ve diğer yiyecek-içecek hizmeti sunulan mekanlarda bile “çay bardağı” kendine özgü tasarımı olan nesnedir; değişik formlardaki bardaklar bilinen cam bardaklardaki “çay hissini” vermediği kanısı yağındır.

Toplumda yaşam biçimi ve yaşam tarzının bir parçası haline gelmiş çay tüketimi ve çay bitkisinin nasıl üretildiği, çay üretiminin özellikleri; toprak, bitki, işleme, pazarlama ve dağıtım sorunları; piyasadaki rekabet koşulları, orta ve uzun dönemde alınması gereken önlemler de ilgi menzilimiz dışında olmamalıdır.

Çay ve çay üretimiyle ilgili sorunların neler olduğu, sorunların nasıl çözülebileceğinin izini sürmek için Güray Erdoğan ve Alper Bakir ile Eyüp semtinde Mustafa Karali’nin iş yerine gidiyoruz. Tipik bir Rizeli olan Karali’ye doğup büyüdüğü ortamın geçim örgütlenmesinde ana ürün olan çayla ilgili gözlemlerini soruyor; değerlendirmelerini alıyoruz.

İlk sorumuz ,çay bitkisi ile toprak, iklim ve diğer çevre etkenleri arasındaki etkileşimle ilgili oluyor: Ülkemizde  çay üretiminin niceliğini ve niteliğini artırmak için  çay bitkisi ile toprak etkilemişinde sorunlar nelerdir; size  göre  en uygun çözüm ne olmalıdır?

Mustafa Karali işin sadece ticaret yönüyle ilgili biri değil. Ticaretini yaptığı işinin süreçlerini uçtan uca gözlemiş, bilgi edinmiş ve bir fikre ulaşmış insanımız. Diyor ki:

 

  • Toprak en değerli varlığımızdır. Çay da Doğu Karadeniz Bölgesi toprak ve iklim koşullarında yetişen, özelliği olan bir ürün. Topraklar ve coğrafyamızın bizim kaderimizi belirleyen en değerli varlığımız olduğunun bilincinde olmalıyız. Çay üretimi ve ticaretini değerlendirirken toprak konusunu asla gözden ırak tutulmamalı.
  • Toprak dediğimiz zaman canlı bir varlık, bir organizma olduğunu unutmayalım. Toprağın ürün verimini artırmak için kullandığımız gübre ve ilaç gibi doğal ya da yapay girdiler hakkında bilgi sahibi olmak önemlidir: Ülkemizde,  toprak analizine dayalı  kullanma yerine, komşunun yaptığını tekrarlama ya da ilaç ve gübre satıcısının telkinine göre işlem yapma yaygındır.
  • Toprağın organik maddesinin yeterli olması, üzerinde yetiştirilen bitkinin ihtiyacı göre girdi kullanılması ve girdilerin miktarı orta ve uzun dönemde toprak özelliklerinin koruması gerekir. Çay üretimde de boy alma ve  filizlerin veriminde  aklın ve bilimin dediği yerine, gelenek taassubunun geçerli olması  yaygın bir gerçeğimizdir; bu sorunun  çözülmesi ülke insanlarının hepsini ilgilendirir. Siyasette bürokraside görev alanlara, çay üretimi ve ticareti yapanlara, konuyu haber haline getiren medya mensubunu, çay tüketen vatandaşa kadar uzanan herkes çay üretiminde nicelik ve niteliği geliştirmeyle ilgili olmalıdır.
  • Toprağın aşırı kimyasal gübre ve ilaçlarla öldürülmesi, alternatif uygulama olan organik gübre imkanlarına erişmenin zorluğu dikkate alındığında, çok sınırlı bir alana sahip olduğumuz halde toprakları işleme konusunda alışkanlıklarımızı aşmış, aklın ve analiz gereklerini yapan bir düzeye gelmiş değiliz. Bu olumsuz gidişatı ters yüz etme konusunda başarılı olamadığımızı söylemek  maksadı aşan bir ifade olmaz.
  • Çay bahçelerinde 1917 yılından bu yana gözleme ve  uygulamaya dönük deneyim ve birikimleri kurumsal yapılarla,   araştırma enstitüleri ya da başka kurumlar aracılığıyla derinliğine incelemeli; bu  konuda kimsenin itirazı olmayacağı metotlar uygulanarak  çay üretiminin uzun dönemli geleceğini güven altına alınması hepimizin ortak yararıdır.
  • Bir çay fidanından toprağa dikildikten 3-4 yıl sonra verim alabiliyorsunuz. Çay fidanlarının da bir uygun verimlilik yaşı,  yaptığınız bakıma göre uzayan ya da kısalan ömrü vardır. Toprağın ve bitkinin ihtiyaçlarını doğru tespit etmek; o ihtiyaçları dengeli bir biçimde karşılamak çay fidanının ömrünü uzattığı gibi üreticinin de  kararlı bir biçimde gelir sağlamasını güven altına alır.
  • Toprak, çay fidanı, çay filizi, çay ilaçlaması, gübrelemesi, yağış koşulları, elle, makasla ya da makineyle hasat, tarladan işleme tesislerine  çayın taşınması sürecindeki ayrıntı bilgisi, çayın işlenmesi süreçleri, paketleme, depolama ve dağıtım süreçleri dikkate alındığında, gelenek bilgisini aşan, çağımızın teknik ilerlemesinin sağladığı erişilebilirlikleri değerlendiren bir bütüne bakan anlayışı disiplinle uygulamak ülke olarak hepimizi ilgilendirir.
  • Organik çay üretimi konusunda Karali Çay 2000’den bu yana önemli deneyim ve birikim sahibi oldu. Organik çay  talebi artıyor, ama bu konunun bilinçle yönetilmesi gerekiyor. Organik çay üretimi konuda  Alman BEC firması belgelendirmeye yetkilendirilmiş kuruluş. Organik çay üretimi belgesi alabilmek için, önce toprağın konumu, iklim özellikleri, topografik yapısı, çevreden gelecek  ilaçlama ve gübreleme  etkileri gibi bir dizi katı kurala uymak gerekiyor. Hafif rampalı topraklar tercih ediliyor. Toprağın konumu, maden ve sinai üretim tesislerinden yalıtımlı olması, yoğun insan hareketlerinden uzakta bulunması, yağmur suyu dışında su ihtiyacı varsa  su analizinin yapılmış olması ve uygunluğu da izlenen ölçülerden  bazıları. Organik çay üretiminin kabul edilmiş standartlarının kendine göre bir iş yapma akışı var; akışın değişik kademelerinde belirlenen  denetimlerin yetkili otorite tarafından onaylanması da gerekiyor.
  • Daha önce belirttiğimiz gibi alışkanlıklarla değil, analizle iş yapma aşamasına çay bahçelerinde de bir geçiş stratejisi, uygulanabilir  planı, tutarlı ve sonuç yaratabilen teşvik ve destek sistemleri, toprak ölçeklendirilmesi ve diğer dizi  yasal çerçeveye ihtiyaç olduğu  çok açık.

 

Fidan özeni

Deneyimli ticaret erbabı ve üretici olan Mustafa Karali’ye “çay fidanları” yetiştirilmesinde ıslah yaklaşımının geçerli olup olmadığını; çay bahçelerine dikilen fidanlarının yetiştirilmesinde özen gösterilmesi de ihmal edilmemesi gereken sorunlarımız.

Mustafa Karali  çay üretilen bölgelerde  çay fidanlarının genellikle “tohumdan” geleneksel yöntemlerle üretildiğini paylaşıyor. “çelik” ten ve “doku”dan üretimlerin  mümkün olduğunu  belirterek şu konulara dikkat çekiyor:

 

Fidanların sağlıklı olması, boy atması, filizlenmesi gibi  verimle doğrudan ilişkili olan konuların araştırılması enstitüler gibi kurumların görevi. Fidanla ilgili islah çalışmalarını  hakkında üreticinin bilgilendirilmesi gerekir. Bilgilendirmek de yetmez, toplumun yararı düşünülerek sıkı biçimde denetlenmesi de ihmal edilmemelidir. Tarımsal üretimde  toprak, iklim, toprağın özellikleri, toprağın topograik yapısı, uygun bitkinin seçimi kadar başlangıçtaki özen yetmez; üretim aşamasındaki işlemlerin tam ve doğru zamanda, doğru miktarlarda  yapılması gerekiyor. Topraklarda ölçeklendirme olduğu gibi, fidan ve yetiştirilmesinde de dünyanın başka yerlerinde yapılanları  bizim ülkemizin şartlarına uygulanması şart. Biz bu konuları çoğu zaman dile getiriyoruz, ama sistemli uygulama aşamasına geçme konusunda zaaflarımızın olduğunu bilmek ve kabullenmek de önemli.

 

Tarladan bardağa çay

Tarladan bardağa çayın serüvenini izlediğimizde, toprak-bitki etkileşimi kadar, hasat ve işleme  etkileşimi de  önemli bir aşama. Çayın toplanması, işleme merkezlerine taşınması, işlenmesi aşamasında  özen gösterilmesi gereken hususlara da kendi odağından  bakarak Mustafa Karali şöyle değerlendiriyor:

 

  • Üreticiden çayı satın alan experlerin yeterli bilgiye sahip olmaları önemli olduğu kadar, sorumluluk duyguları da önemlidir. Toplanan çay filizlerinin  yığın halinde uzun zaman bekleme özellikleri yoktur. Yığınlar uygun şekilde değilse  çay filizleri  kızışma yapar, aromasını ve diğer özelliklerini yitirirler. O nedenle  satın almayı yapan experlerin yetiştirilmesi ve yönetimine özel önem vermek gerekiyor.
  • Toplama kapları kadar, toplanan ürünün havalandırılması, bulunduğunuz yerin sıcaklığı ve serinliği da nihai ürün çayın özelliklerini belirler.
  • Hasat akışı, araçları ve diğer etkenleri, örgütlü büyük işletmeciler kadar küçük ölçekli ve işini ciddiye alanlar ile işini ciddiye almayan merdivenaltı üretim yapanlar  açısından da değerlendirmek gerekir. Çay filizleri hasadından değerlendirilmesine kadar kurumsallaşmış yapıları  desteklerken, kalite özeni olmayan işyerlerine izin verilmemesi, kaliteyi aşağıya çekme potansiyeli olanların ayıklanması da önemli görev alanlarından bir diğeri.
  • Dönüm başına ortalama 600 kg çay hasadı yapılmaktadır; çayın kg için 2 TL destek ödenmektedir. Yaş işlenmemiş çayın kilogram fiyatı 17 Tl’dir; 2 TL’de destek vardır. Çay borsasının işlerliği önemlidir; daha da önemlisi borsanın çay üretiminin miktarını ve kalitesini artıcı  rehberlik yapabilmesidir.
  • Çay üretimini profesyonel iş edinen büyük firmalar, geçimini çaydan sağlayan aileler ve sadece mülkiyet sahibi olmaktan kaynaklanan çay üreticiler  dikkate alındığında; çay bahçelerinde yeni bir yapılanma ihtiyacı çok net olarak anlaşılır.
  • Ülkemizde çay yetiştiren bölgelerde yağış rejiminin zararlı haşarelerle mücadele için kimyasal ilaç gerektirmemesi çok önemli bir özellik. Organik çay talebindeki  artışı da dikkate alarak  ülkemizin bu önemli avantajını değerlendirmeliyiz

Toprağı tanıma, toprak-ürün etkileşimini ölçeklendirme, topraktan geçinen hane halkı işletmeleri, fidan üretimi, fidan yetiştirilmesi, fidanların bakımı, bahçe yenileme, budama ile yenileme, ülkemizin koşullarına uygun fidan yetiştirilmesi için  ıslah çalışmaları gibi bir dizi sorumluluk var. Ayrıca çay işleme tesislerinin  geliştirilerek  çay çeşitlerinin oluşturulması, daha katma değerli  ürünlerin üretilmesi gibi   konular da gündemde. Çay işleme  sorunlarının nasıl ele alınması gerektiği  sorusunu da yöneltiyoruz Mustafa Karali’ye. Birikimlerini şöyle paylaşıyor:

 

  • Çay üretimi sorunlarından biri  yaş çay  satın alma fiyatı ile işlenmiş çayların fiyatlarının aynı zamanda açıklanması gerekir. Firma yöneticileri  belirsizliklerle  yüzleşmemeli, yaş ve işlenmiş fiyatları ikilemi arasında sıkışmamalı, önünü göreceği  bir netlik olmalıdır.
  • Piyasada kurumsal yurtiçi firmalar kadar yurtdışı sermayenin şirketleri de var. Sorumluluk taşıyan çok sayıda  küçük işletme ve merdiven altı iş yapan kayıt dışı olanlar da var. Bu değişik yapı  serbest ve adil piyasada rekabet şartlarına bozucu etkiler yapıyor.
  • Çaykur, Doğuş, Karali, Lipton, Doğadan ve Ofçay  piyasanın büyük aktörleri. Çaykur’un  fiyat politikası ve açıklama yöntemi  net olursa  firmalar önünü görebilir.
  • Çayın kilosu 17 TL. İşlerken 5 kg yaş çaydan bir kilogram işlenmiş çay üretiliyor. İşledikten  sonra maliyet 119 TL. Buna  yüzde 40  diğer giderler ekleniyor.
  • Ülkemizde kaçak çay girişleri de var. Kaçak girişimlerde bir azalma olsa da daha sıkı denetim mekanizmaları gerekiyor.
  • Çay Yasası ile piyasa işleyişini iyi izlemek, yeni ihtiyaçların ortaya çıkması koşullarında  yasal düzenlemeleri yenilemeyi  dinamik bir anlayışla ela almak gerekli.
  • Merdivenaltı tabir edilen özellikleri taşıyan firmaların önlenmesi, piyasada hem halk sağlığı hem de  tüketicinin  fiyat bakımından korunması önemli sorunlardan biri.
  • Çaya değişik kaplama  işlemleri yapılıyor, bunların zararlı etkilerini ortadan kaldırmak için ciddi  gözetim ve denetim ihtiyacı var.
  • Çayda siyah çay, yeşil çay, organik çay, limonlu ve kuşburnulu çay gibi  çeşitlendirmenin daha ileri  aşamalara taşıması  tüketimi çeşitlendirebilir; talepte kararlılık yaratabilir.

 

Avrupa Kalite Ödülleri sahibi bir firmayız. Geçmişten bugüne nihai tüketici taleplerini dikkate alarak kalite ve memnuniyet odaklı ilerliyoruz. Ar-Ge çalışmaları sayesinde organik ürünlere duyulan ihtiyacı tespit ettik. 2005 yılında Türkiye’de organik tarım sertifikasına sahip ilk organik çay üretimini gerçekleştiren şirket olarak, ürünlerimizi nihai tüketicilerin beğenisine sunduk. Türkiye’nin çay üretim kalite standardına bakıldığında; diğer çay üreticisi ülkelerinden ayıran özelliği, Rize başta olmak üzere Doğu Karadeniz Bölgesi iklimin koşullarına bağlı olarak kışın çay bahçelerine kar yağdığından bitki üzerinde haşere oluşmadığı ve kimyasal ilaçlara maruz kalmadığı görülüyor. 2015 yılı sonrası yeşil çay Ar-Ge çalışmalarını başlatarak, 2020 yılında yeşil çay üreterek paketleyip satışa sunduk. 2021’de ise Türkiye’de ilk organik yeşil çayı üreterek nihai tüketicilerin beğenisine sunduk