Instagram’ın kölesi

Av. Temiz açıklamasında Instagram 2 Ağustos’ta; Siber vatan koruması, sansür, Devlet kurumlarının taleplerine yanıt vermeme, yasalara uymama ve yasaları ihlal etme, Kamu güvenliği , uluslararası standartlara uyumsuzluk, dijital bağımsızlık gerekçeleriyle Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından erişime kapatıldı.

Çevrim içi medya izleme şirketi Meltwater’ın 2024 yılı Temmuz verilerine göre hem ayda 613,2 kez açma sıklığında hem de ayda ortalama 32 saat 53 dakika boyunca Instagram’da vakit geçirilme süresiyle dünya ortalamasının zirvesinde yer alan Türkiye’deki kullanıcılar şok oldu. İnstagram da şok olmuştur.

Karar sonrası gözler Instagram’ın tutumuna ve hukukçuların tepkisine yöneldi.

Barolar Birliği ve Barolar yalnızca kanuna aykırı paylaşımlarım engellemesi gerektiğini ve yapılanın ifade özgürlüğüne orantısız müdahele olduğunu AYM ve AİHM kararlarına atıf yaparak tepki gösterdi.

Instagram ise herhangi bir açıklama yapmadı.

Algılara yenik düşmeden, gerçekleri de pas geçmeden hakkaniyetli bir şekilde konuya değinecek olursak:
İstatistiklerin devasa boyutunu gösterdiği sektörde üç tip kullanıcı vardır : Bilgi amaçlı kullananlar, eğlence amaçlı kullananlar, ticaret amaçlı kullananlar.

Instagram, Whatsapp ve Facebook’un çatı kuruluşu olan Meta’nın öyle gönül rahatlığı ile kişisel verilerin teslim edileceği bir şirket olmadığını söyleyerek başlamak gerekir.
Cüzdan fotokopisinden başına neler gelebileceğini bir çok tecrübe ile yaşamış halkımızın bunu bilerek olaya yaklaşmasını tavsiye ederim.
Meta bugüne kadar kullanıcı verilerini koruma, saklama, toplanma gibi gerekçelerin ihlali nedeniyle sadece AB tarafından bile bir çok kez ciddi cezalara çarpıtıldı. Buyurun bunlardan bir kaçına bakalım :
Var olan bir mahkeme kararını ihlal ederek Avrupalı kullanıcıların verilerini ABD’ye aktardığı için Meta’ya 1,2 milyar euro; DPC uygulamalarda hedefli reklam kullanımında veri kurallarını çiğnediği için Meta’ya 390 milyon euro ; WhatsApp mesajlaşma hizmetiyle kişisel veri kurallarını ihlal ettiği için 5,5 milyon euro ; Avrupa Birliği, şirketin kullanıcı verilerini izinsiz toplaması ve saklaması nedeniyle Meta’yı 1.4 milyar dolar cezaya çarptırdı.
İrlanda da 2022 yılında İnstagram’a çocukların veri gizliliğini ihlal nedeniyle 405 milyon euroluk cezaya çarptırdı.
Kılı kırk yaran, hukuki güvenliğe, kişisel verilere bu kadar önem veren Avrupa’da bu cezalara çarptırılan
Meta’nın Türkiye’de durumu nedir?
Keyfiyet…
Meta bizim paylaşımlarımızı sansürlüyor, Devlet kurumlarının taleplerine yanıt vermiyor, TCK ve CMK’ya uymadığı gibi ve bu yasaları ihlal ediyor , Türkiye’nin kamu güvenliğini tehlikeye düşüren paylaşımlara ve bunların yayılmasına izin veriyor , uluslararası standartlara uymuyor, dijital bağımsızlığını tehdit ediyor, ülkemizdeki mahkeme kararlarının ya gereğini yerine getirmiyor, kullanıcıların şikayetlerini de geç ve genelde olumsuz yanıtlıyor.
Olur mu?

Eee sen düşünce ve fikir özgürlüğünü sınırsız ve tanımlamasına ses etmesen oluyor!

Peki egemen bir devlet bu durum karşısında ne yapar veya ne yapmalı?
Meta’nın tek taraflı koyduğu kurallarına ve uygulamalarına teslim olur mu?
ABD’ de ve AB ülkelerinde ayrı Türkiye’ye ayrı koşullarda faaliyete bulunmasına rıza gösterir mi?
Meta’nın istediği kişi ve hatta resmi kurumların paylaşımlarını engellemesini ifade özgürlüğü ve fikir hürriyeti olarak yorumlar mı?

Dünyanın gözü önünde soykırım suçu işleyen İsrail’in aleyhine tek bir paylaşıma izin vermeyen, terör devleti israili masum ve mağdur gösteren bu zorbalık platformu üzerinden temel hak ve özgürlükler tartışması yapılır mı ?

Sosyal medyanın masum gösterdiği yüzünün arkasında gizlediği ve yer yer kustuğu tüm devletlerin ve dinlerin tasvip etmediği kimi suçları manipüle eden zehrine karşı özgürlük savunmasına sığınmak makul mü?
Küresel emperyalist merkezlerin maşası platformun empoze ettiği düşünce karşısında ahlaki, insani ve milli duruş sergilemekten aciz olmamalıyız.
Bu konu siyasi tartışmalara heba edilmeyecek derecede hassas ve önemlidir.
Sosyal medya bağımlılığı ve paylaşımların sorgulanmaması sosyolojik ve psikolojik etkileriyle uzun uzadıya araştırmalara konu edilmeli.
Sosyal medyasız yaşayabilir misiniz? sorusuna biraz duraksadıktan sonra “Bilmiyorum” diye cevap veren genç kuşakların kalplerine dokunmak gerekir.

Toplumları, ülkeleri dizayn edebilecek, bireysel hak ihlallerine sebebiyet verebilecek bu güç karşısında hukuku tek çare olarak bırakmamak, yanına diğer disiplinlerden destek vermeliyiz.

Bu noktada devlete görev düşüyor. Devlet, devlet olma gereğini yerine getirmelidir.
Vatandaşlarının fikir, beden ve ruh sağlığını ve güvenliğini korumalı ve tehlikenin boyutu karşısında devletin bekası güdüsüyle hareket etmelidir.

Erişim engeli, hukuk devletinde keyfi uygulanamaz anlayışını; sosyal medya platformları da keyfi hareket edemezler noktasında tartışmak ve BTK neden engelledi zeminine çekmek gerekir.

Bu kadar etkin ve yaygın bir platformun demokratik bir hukuk devletinde dilediği gibi at koşturma lüksüne sahip olmadığı anlatılmalı, gösterilmeli ve halk bilinçlendirilmeli.

Çözüm tamamen erişime kapatma mı olmalıydı, reklam yasağı mı olmalıydı, para cezası mı olmalıydı tartışmaları için geç kalınmış olabilir ama öyle ama böyle bir başlangıç oluşturuldu ki, keyfiliğe son verilebilinsin.

Bu krizin bizlere gösterdiği acı bir gerçek de şu oldu ; kendi milli ve yerli sosyal medya platformlarımız yok veya Meta gibileri ile rekabet edebilecek potansiyelde değiller. Sosyal medyada esiriz, esaretin acısını yaşıyoruz.
Esnaflarımıza ve tüccarlarımıza e- ticarette alternatif reklam modellemeleri sunamamışız.

Sonuç olarak, düşünce ve ifade özgürlüğüne önem veren, anayasanın çizdiği sınırlar içinde bunu savunan biri olarak, “bu sosyal medya benimdir dileğimi yayınlar, dilediğimi engellerim, kimseyi de muhattap kabul etmem” diyen bir yasakçı karşısında kayıtsız kalınamazdı.

Vatandaşı olduğumuz ve güvenliğimizin garantörü olan devletimize küresel emperyalizmin patronlarının kurallarını kendilerince koyup yönettiği araçları karşısında güvenmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Meta’nın, haklı ve yerinde olan talepler karşısında ülkemizin hassasiyetini nazara alarak düzenleme yapmasını isteme yerinde bir taleptir.

Sosyal medyaya esir değilim.
Sosyal medya özgürlüğünü; hukuku, ahlakı, insani değerleri evrensel bir zemine oturtamayan, Gazze’de ayrı, Ukranya’da ayrı yorumlayan siyonizm uşakları için geniş yorumlamayı kompleks olarak görüyorum.
Hakiki ifade özgürlüğünün gereğini yapanların karşısında hakiki ve geniş yorumlanan bir ifade özgürlüğü olur.Yasakçıya özgürlük ölçüsüzlüktür, orantısızlıktır. diye belirti.