İZMİR-BHA

Antik Çağ’ın Anadolu başkenti olarak kabul edilen Efes, büyüleyici mimari eserleri ve binlerce yıldır ayakta kalan mega antik şehriyle dikkat çekiyor. 2015 yılından beri UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan  eşsiz kent, tarih boyunca farklı uygarlıklara ev sahipliği yapmış ve önemli bir politik ve ticari merkez olmuştur.

Efes Örenyeri’nde başta Helenistik ve Roma dönemi  olmak üzere farklı uygarlıklara ait üst düzey kentleşme, mimarlık ve din tarihinin simgeleri bulunuyor.

Aralarında üç kilometre olan; “aşağı” ve “yukarı” diye adlandırılan iki kapısı bulunuyor. Efes Örenyeri ile özdeşleşen en ünlü kalıntı, muazzam sütunlarıyla hayranlık uyandıran “Celcus Kütüphanesi”. M.S. 2. yüzyıla tarihlenen bu kütüphane, İskenderiye ve Pergamon’dan sonra, antik çağın en önemli kütüphanelerinden biridir. İmparator Hadrian adına yapılmış olan Kuretler Caddesi üzerinde bulunan Hadrian Kapısı ve Hadrian Tapınağı da dikkat çeken yapılar arasındadır. Antik Dünyanın 7 harikasından biri olan Artemision, yaklaşık 25 bin kişilik oturma kapasitesiyle büyük tiyatro, stadyum, ticaret ve devlet agoraları, Hestia Tapınağını içinde bulunduran Prytaneum, yaklaşık 1800 kişilik odeon (meclis ve konser salonu) ve antik liman da görülmesi gereken diğer kalıntılardandır.

Örenyeri sınırları içindeki Yamaçevler kendi içinde ayrı girişe sahiptir. Hz. Meryem’in İsa’nın annesi olarak kabul ve ilan edildiği 431 tarihli Ekümenik Konsülün gerçekleştiği Meryem Kilisesi de görülmesi gereken yapılardandır.

Antik dünyanın en önemli metropollerinden biri olan Efes, M.Ö. 6000 yıla kadar uzanan tarihi boyunca bilim, kültür ve sanatta önemli rol oynamıştır. Önemli bir liman kenti olduğu için, Doğu ile Batı (Asya ve Avrupa) arasında bu konumunu hiç kaybetmeden gelişmeyi sürdürmüştür.

Efes tarihi boyunca birçok kez yer değiştirdiğinden kalıntıları geniş bir alana yayılır. Yaklaşık 8 km²lik bir alana yayılan bu kalıntılar içinde kazı-restorasyon ve düzenleme çalışmaları yapılmış, ziyarete açık olan bölümlerdir.

 

Efes’teki ilk arkeolojik kazılar British Museum adına J.T. Wood tarafından 1869 yılında başlamıştır. Wood’un ünlü Artemis Tapınağını bulmaya yönelik bu çalışmalarına 1904 yılından sonra D.G. Hogarth devam etmiştir. Bugün de çalışmalarını sürdüren Avusturyalıların Efes’teki kazıları ilk olarak 1895 yılında Otto Benndorf tarafından başlatılmıştır. Avusturya Arkeoloji Enstitüsü’nün 1. ve 2. Dünya Savaşları sırasında kesintiye uğrayan çalışmaları 1954 yılından sonra aralıksız devam etmiştir.

Efes’te Avusturya Arkeoloji Enstitüsü’nün çalışmalarının yanı sıra 1954 yılından itibaren Efes Müzesi de T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı adına kazı, restorasyon ve düzenleme çalışmalarını sürdürmektedir. Yılda ortalama 1,5 milyon ziyaretçi ağırlayan Efes Antik Kenti’nde kazıların tamamı ortaya çıkmamışken, Anadolu arkeolojisine yeni boyutlar kazandırmaya devam ediyor.