ADİL KURBAN-BHA

‘10 yaşında, dağlık bölgelerde bitkiler topladığında ve bu bitkilerin yaşam süresine etkisini öğrendiğinde başladı. Hemen hemen 40 yıl boyunca reishi mantarı, kurt üzümü, yabani ginseng, he shoo wu, gotu kola ve rice wine gibi bitkilerden oluşan bir diyetle hayatını sürdürdü. 1749 yılında 71 yaşındayken Çin ordusuna dövüş sanatı eğitmeni olarak katıldı. 23 evlilik yapan ve 200’ün üzerinde çocuk sahibi olan Li, söylenenlere göre çevresince çok sevilen biriymiş.’

Li’ye bu işin sırrı sorulduğunda şu yanıtı vermiş: “Kalbinizi huzurlu tutun, bir kaplumbağa gibi oturup, bir güvercin gibi hayat dolu yürüyün ve bir köpek gibi uyuyun.” Bu sözleri Li, çok uzun süre yaşamının sırrını öğrenmek için Li’yi evine alan diktatör Wu Pei-Fu’ya söylemiş.

Bu bitkilerle ilgili bilgiyi kendisi o sırada 500 yaşında olan birisinden aldığını söylüyor.’

Şimdi daha önce ki yazılarımızda olan bilgilerle bu ifadeleri yorumlayalım.

71 yaşında orduya dövüş sanatları ustası olarak girebilmek için düzgün bir spor yaşantısının olması gerekli. ‘Kalbinizi huzurlu tutun’, stres toleransı ile mümkün, ‘kaplumbağa gibi oturun’, oturunca sadece el ve ayaklarınızı toplayın demek değil. Tıbben olaya bakınca esas ayakta durmak dolaşıma zararlı yani ya yürüyün, oturacaksanız hemen kalkmayın özellikle bacaklarda olan kan basıncı 3-5 dakika oturunca azalır. Yani oturunca toplanın ve mümkünse 3-5 dakikanın üzerinde oturun. ‘Güvercin gibi hayat dolu yürüyün’, aynı zamanda hızlı ve şevkli, mutlu yürüyün anlamına geliyor. Bir kardiyoloji dergisi bundan birkaç yıl önce başlık atmış ‘ Azrail’in yürüme hızı saatte 4 km’nin altında’. Tabi gülme efekti verebilseydim verirdim. ABD’nin attığı uydu Challenger’da maalesef kaza sonucu ölenler bu iddiaya göre havada değil parçaları yere düştükten sonra ölmüşler anlamına geliyor. Tabii ki yazarlar bunu kastetmemiş. 65 yaş üzeri sağlıklı bireylere lütfen alışık olduğunuz hızda yürür müsünüz demişler. Sonra bu hızları 4km/saat’in altı ve üstünde hızlı yürüyenler şeklinde sınıflandırıp kişileri takip etmişler. Hatırladığım kadarıyla aynı yaşlarda olan vakalarda saatte 4 km hızın altında yürüyenlerin diğerlerinden en az 5 yıl önce öldükleri tespit edilmiş.

Peygamber efendimizin yürüyüşünü tarif edenler hafif öne eğik yürürdü diyorlar. Bu yürüyüş hızlı yürüyüş şeklidir. Hatta 60 yaşlarında kendisinden genç eşi Hz. Ayşe’yi koşuda geçermiş. Vefat ettiğinde ağzında çürük dişi yok, saçında bir ayetten sonra olduğunu söylediği birkaç tel beyaz saç var. Dünyevi hazlardan uzak durmak için birbirine söz veren ashabına kızıyor ve ben içinizde en hayırlınızım ama evlenirim, et yerim, oruçta tutarım, güzel kokuda sürünürüm vb. demiştir. Peygamber efendimiz sık oruç tutardı. Ayın başı, ortası, sonu, her hafta hemen hemen Pazartesi, Perşembe oruçları, Muharrem orucu, Zilhicce orucu(Kurban bayramı öncesi) vb. çok sünnet orucu vardı. Çok yıllar önce bir Ateroskleroz(damar kireçlenmesi) kitabı okudum, araştırmacılar bütün ilaçları ve faydalarını derliyorlar sonuç notuna Ateroskleroz tedavisinde en etkili yöntem açlık diye eklemişlerdi.

Yine baharatı, zeytinyağını tüketir hem yenmesini hem sürülmesini tavsiye ederdi. Çok yemez doymadan kalkar, yemeğin içinde mümkünse ikram olarak tatlı verilmesini söylerdi. Stres toleransı imanından ötürü zirvedeydi. İnsanları hekimlere yönlendirirdi. Aşağıda New York Science Publishing tarafından basılan ‘Current Researches On İslam Economics’’te tarafımca hazırlanmış ‘İslam Dininde Sağlık Hizmetleri’ çalışmasının Türkçe’ sinden alınmış bir bölüm yazımıza eklenmiştir ;

‘Konumuzla ilgili Hz. Muhammed’in bazı sözleri aşağıda derlenmiştir. Öyle ki İlahi mesajın yanlış anlaşılmasına da engel olmuştur. Bunun hemen bir örneği;

‘Ümitsizce hastalığa kendilerini teslim eden bir anlayışa sahip olan bu insanlar…’Tedavi olmak kaderde neyi değiştirecek’ dediklerinde , Hz. Peygamber ‘Bizzat tedavi kaderdir’ demiştir.’ (20)İslam Tıp Tarihi Üzerine İncelemeler Prof. Dr. Levent Öztürk Ensar Neşriyat Kasım 2013)

Yine bir hadiste bir doktor Hz. Muhammed’in huzurunda hasta tedavi ederken iman ve takvasından dolayı O’na şöyle soruyordu:’ Allah’ın Resulü acaba şu tedavi ve ilaç bir işe yarıyor mu ?’ Hz. Peygamber hayret ederek kesin bir ifade ile şöyle buyurmuştur:

‘ Suphanallah ! Acaba Cenab’ı Hak yeryüzünde hiç ilacını ve tedavi usulünü yaratmaksızın bir hastalık yaratmış mıdır ! Bu tedaviyi bilen bilir bilmeyen bilmez. Şayet sen hastalığa tam ve kesin bir fayda veren bir ilacı bulmuş isen Allah’ın takdir ve emriyle mutlaka bir iyileşme meydane gelir.'(Ebu Davud Tıb 1)(22)Prof. Dr. Ahmet Ağırakça; İslam Tıp Tarihi, Akdem Yayınları İstanbul 2016.)’

Vefat nedeni hadislerden anlaşıldığı kadarıyla sıtma hastalığı idi. Hastalığı sırasında eski zehirlenmesi v.b aktive olmuştu. Yani bundan kastım o kadar sağlıklı idi ki, bu sağlık düzeyiyle ALLAH’tan(a.c) istese yüzyıllarca sağlıkla yaşayabilirdi. Tabii bu benim tıbbi kanaatimdir.

Gelelim Çinli Li’ye. Li esas olarak zaten ciddi geçim sıkıntısı olan Çin’de doğuyor ve hasbelkader ona uzun yaşamanın sırlarını anlatan ve 500 yaşında olduğunu söyleyen birisinden bitkiler, beslenme, uzun yaşama ile ilgili sırları alıyor.

Fazla yiyecek tüketecek durumda değil. Esas olarak o bilginin bilgileriyle bitkisel bazı ürünleri tüketiyor. Hayatında beslenme adına hiçbir şey fazla değil, organik az miktarda doymuş ve doymamış yağları tüketmiş( Daha önce dediğimiz gibi doymuş yağlar hayvansal yağlardır. Makbul olanlar da bitkisel yani doymamış yağlardır.), ağırlıklı bitkisel proteinler, yine hayvansal da tüketmiştir. Bugünkü şekerleri kullanmamış, var olan oralarda olan belki bal ve özel bitkilere ait meyve şekerleri olmuş. ‘Bu kadar ömürde yapmam gereken her şeyi yaptım ‘ demesi zaten her şey yedim demekte oluyor ama ne kadar, ne ölçüde, ve nasıl ! İşte bu bilgi, bu yazıda olduğu gibi başından beri anlattıklarımızı içeriyor. Benzer bir ifadeyi zaten bu yazımızda da belirttik Peygamber Efendimizde(s.a.v)’de kullanmıştı. Tıbbı Nebevi adıyla anılmış bir çok eser ayrıntılı olarak Peygamber efendimizin(s.a.v) yaşantısında sağlıkla ilgili hemen her şeyi açıklamaktadır. Yine çevre tarafından sevilen biri olmak makalede belirtilmiştir ki bu insana yaşama sevgisi verir. Bu konuda bizim kültürümüzde o kadar güzel ayet, hadis, ifadeler var ki saymakla bitmez. Aklıma hemen gelen;’İyilikle kötülük bir olmaz. Sen kötülüğü en güzel bir biçime sav,bir bakarsın seninle arasında düşmanlık bulunan kimse seninle sıcak bir dost oluvermiştir.’(Fussilet Suresi 34. Ayet’i Kerime meali). ‘İnsanlardan bir insan olunuz’,’Kendisi tok iken komşusu aç olan bizden değildir.’,’Ey ALLAH’ın kulları birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız , iman etmedikçe cennete giremezsiniz !….’hadisleri olduğu gibi, yine İslamiyetten sentezlenmiş Yunus Emre’nin sözleri ki; ‘Dinle bak hoca istersen bin var hacca hepisinden iyice bir gönüle girmektir.’,’

‘Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil
Bir gönülü yaptın ise
Er eteğin tuttun ise
Bir kez hayır ettin ise
Binde bir ise az değil…’

Yani özellikle yaşlılığında sevilmeyen biri olmamalı her döneminde etrafa güzellikler yayan insanlardan olmalıyız(Hiç olmazsa ölse de kurtulsak demezler).

Ama açıklamak istediğim bir şey daha var, gen aktivatörleri. Sırada benim bu olaylar ve bilgilerde ki somut sonuçlara göre algıladığım henüz bilimsel ispat edilmemiş soyut bilgi geliyor. Ne demiştik kimseye anlatmıyoruz yoksa beni makaraya alabilirler zira kaynak belirtemiyorum.
Daha önce ki yazılarda Kromozomlar üzerinde ki ring(yüzük gibi) yapılardan bahsetmiştik. Bunlar için şu bilgi veriliyor, bunların yoğunluğuna sayısına bakarak bir toplumda ki kişinin yaşını tahmin edebilir. Bu ringler yaşa bağlı azalıyor, peki bu ne anlama gelmektedir !? Demek ki yaşa bağlı protein sentezi azalıyor ve belki de üretilen protein çeşitliliği azalıyor demektir. İşte burada anlatılmış bilgiye göre bazı ürünlerde bu sentezi arttırıyor demektir. Li’nin öğrendiği bilgi de budur. İşte ben bunlara ‘Gen Aktivatörü’ diyorum.

İnsanın genleri kurulu bir saat gibi işliyor ve bu işleme beslenmesi, yaşantısı, mutluluğu buna bağlı da salgılanan birçok regüle eden hormonu ile de alakadar. Bu bağlamda takıntı yaptığım şekerli diyetler genel olarak yıpranmayı arttırmasının yanı sıra genlerin daha çabuk inaktivasyonuna sebep oluyor kanaatim var. Bu aynı zamanda şu demek, nasıl inaktive olduysa aktive de olabilir. Bunlara örnek tarihte kaydedilmiş Hz. Yusuf’un eşinin gençleşmesi, 100 yaşına gelmiş insanların yeniden dişlerinin çıkması v.b çok örnek verilebilir.

Açıkça şöyle söyleyim, saçınız mı beyazladı şu an öyle bitkisel edviyeler var ki eski rengine dönebilir. Bununla ilgili birçok bitkisel veya hayvansal ürün gösterilmiş. Damar açıcı maddeler olduğu gibi ümitliyim yeniden diş çıkaracaklar da olacaktır. Yalnız lütfen yukarıda genişçe ele alınmış kurallara uymak şartıyla. Hücresel düzeyde düzelme yanı sıra bu kadar organ ve organel içinde bunlar gerekli. Madem bunlar var o zaman bunlar uygun şekilde hayatımıza girmeli. Örneğin Çörek otu , Zerdaçal, Kızılcık, Tarçın. Böğürtlen v.b bazı bitkisel ürünlerin aynı zamanda zihinsel yaşlanmayı geciktirdiği tespit edilmiş. Ben mesela şeker hastalarıma bulursanız böğürtleni kiloyla yiyin diyorum. Bana doktor bey ama o zaman şekerimiz çıkar diyorlar. Çıkarsa ondan çıksın diyorum hastamla gülüyoruz. Tarçın, glutensiz diyet(hamurişi olmayan diyet), Çemen otu tohumu ve zeytin yaprağı şeker hastalığının en etkili bitkisel tedavi şekillerinden birisidir. Yine bal, polen, arı sütü, beyin salatası, Limon sarımsak kürü, Damar otu…. v.b duruma göre hastalıklara şifa olabilirler. Umarım çok sürmeyecek bitkisel tedaviler artık eczanelerden verilecek. Bu konuda sivil toplum örgütleri de Sağlık Bakanlığı’na bilgi verip destek oluyorlar bir örneği Yargeder Derneği’nde paylaşımlarda bulunduğumuz gibi en önlerde Getat(Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp derneği) görülmekte. Bunun gibi bu tür geleneksel tedavileri uygulayan hekimlerin oluşturduğu dernekler, artık bu tedavileri öğrenip, keşfedip geliştirip halkımızın sağlık hizmetine sunuyorlar ve artarak sunacaklardır. Onlara buradan ayrıca başarılar diliyorum. Bu bölümde açıklayamadığım başka iddialarım da var ama artık onları anlatmakta çok vakit alacaktı. Gelecek yazımda nasipse işte bu gen aktivatörü olan ürünleri yetiştireyim derken başıma gelenlerden size bahsedeceğim. Görüşmek üzere hepinize sağlık ve selamlar dileklerimle.