ANKARA-BHA

Anahtar Parti Genel Başkan Yavuz Ağıralioğlu, partisinin Rize Halk Buluşması, İl Başkanlığı açılışı törenine katıldı. Burada basın mensuplarıyla da bir araya gelen Ağıralioğlu, özetle şunları söyledi:

Anahtar Parti Lideri Yavuz Ağıralioğlu, “Öcalan çocuklarımızın katilidir. Terör örgütünün başıdır. Ne ilk haindir bu topraklara ihanet eden ne son olacaktır. Eline silah alan devleti, milleti tehdit eden herkesi yerin altına gömdük. Dünkü metni dehşetle izledim. 26 yıldır bu milletin evlatları ölüyor. Umarım ve dilerim ki sadece kabahatiniz kusurunuz bu olur. Devletimizin yöneticilerinin başımıza ne çoraplar örüldüğünü görmesini isteriz. Öcalan’a PKK'yı dağıtma adına meclisten güya 3-5 tane HDP'li milletvekilini meclisi temsilen İmralı'ya gönderiyorlar. Bu işin bedelini eğer Türk milletine ağır ödeteceklerse siyasete sesleniyorum. Önünüze bakın kurulan tezgâhı, pusuyu görün. Türk milletinin bütünlüğüne İsrail'in güvenlik programına bizim topraklarımıza kadar uzanacak İsrail azgınlığına Akdeniz'e çıkışı olacak bir PKK devletine imkân arıyorlar. 26 yıldır elimizde duran, bugün terörü bitirsin diye medet umduğunuz, bunu demediği için 26 yıldır evlatlarımızı vurduran bir alçaktan medet umarak büyüyemez devlet” dedi.

RAMAZAN AYI MESAJI

“Ramazan arifesindeyiz. 28 Şubat'ta güzel bir güne denk geldik aslında bir arife günü. Ramazan bekliyoruz Ramazan'ı ağırlamaya hazırlanıyoruz. 28 Şubat'ın hafızamızdaki bize hatırlattığı mesuliyet olarak omuzumuza yüklediği yıllardan bir muhasebenin de arifesindeyiz. Allah bizi bir Ramazan'a daha kavuşturuyor. Ramazan bollukla geliyor. Bizi bollukla buluşturmaya geliyor. Ramazan merhamete, nezakete, Ramazan yarınlarımızın daha iyi olabileceği ümidine geliyor.

DIŞ POLİTİKA VURGUSU

Sınırlarımız kevgire döndü. Bu kadar derdin gayelerinin arasında 13 senedir ağırladığımız geçici sığınması, sığınmacı statüsünde misafirlerimiz var. Sınırlarımız zordadır. Sınırlarımızın ötesinde PKK'ya bir devlet kurulmak isteniyor. Devlet millet varlığımıza PKK, PYD tehdit edilmek isteniyor. Devletimiz zordadır. Güney Kıbrıs Rum kesimine İsrail, İngiltere, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri silah yığıyor. Uluslararası ilişkilerimiz zordadır. Adalarda Yunanistan'ın pervasızlığına kol kanat geriliyor. Yunanistan adalara silah yığıyor. Adalardan bize bir tehdit var. Ege'de sınırlarımız zordadır. Yedi ağaç dahil Yunanistan'a uluslararası hukuku çiğneyecek şekilde Amerika sahip çıkıyor, üst kuruyor. Bizim güvenliğimizi tehdit edecek işlere heves ediyor. Güvenliğimiz zordadır.

1-40

MEMLEKET TEKLİF EDİYORUM

Adalet mekanizmamız zordadır. Partili diye bir sistem deniyoruz. İyi olacağını söyledi Cumhurbaşkanımız. Yazdığı gibi olamadı. Bu sistem mülki idareyi aşındırdı. Mülki idaremiz zordadır. Eğitimde sistem devamlı değişiyor. 8-9 defa bakan değiştirdik. 10 defa müfredat değiştirdik. Eğitimimiz zordadır. Böyle sayabileceğimiz nice zorluklar var. Şimdi neyi çözmek zorunda olduğumuzu bilen, ne yapmak zorunda olduğumuzu idrak edebilen bir mesuliyetle huzurunuzdayım ben. Rize için daha önce aşina olmadığı bir yük teklif etmiyorum. Memleket teklif ediyorum omuzlarınıza.

SİYASET VAZİFELERİNİ YAPAMAMIŞ

Muhasebesini yapmak zorunda olduğumuz şey şudur. Sayın Cumhurbaşkanı'nın 2002 de dediklerini ben bir siyasi nöbet hattında 23 sene sonra söylüyorsan siyaset vazifelerini yapamamış demektir. Cumhurbaşkanımızın 2002'de söz verdiklerini, AK Parti hükümetlerinin bu sefer çözüyoruz, olmazsa öbür seçim, olmazsa öbür seçim diye geçirdikleri 5. seçimdir bu. 5 seçimdir çözmeyi vaat ettiklerini ben şimdi sizin huzurunuzda, ben nöbetteyim çözdükleri onların çözemedikleri bizim diye size söz veriyorsam siyaset vazifelerini yapamamış demektir.

3-13

MİLLETİN ADAMI

Sayın Cumhurbaşkanı buraların evladı. Buradan çıktı memleketin evladı diye takdim edilmeyi çok sever. Her siyasetçi için çok kıymetlidir bu. Milletin adamıdır çağırıyorlar Sayın Cumhurbaşkanı kürsüye geliyor ihtişamla. Benim şimdi Rize'den Sayın Cumhurbaşkanı'na soracağım soru şudur. Siz milletin adamısınız ama biz her işimizi yapmak için adam aramaya başladık. Madem siz milletinizin evladı ve adamısınız, biz niçin her işimizi yapmak için adam arıyoruz? Tayinimiz var, adam arıyoruz. Terfiimiz var, adam arıyoruz. Çocuklarımız mülakata girecek, adam arıyoruz. Kredi çekeceğiz, adam arıyoruz. Kredi ödeyeceğiz, adam arıyoruz. Hastaneye gideceğiz, tahlil sonuçlarımızı okutacağız, adam arıyoruz. Yahu öleceğiz, adam arıyoruz. Nezaret için bile adam lazım. Siz milletinizin evladı, siz milletin adamıysanız bu millet niçin her işini yapmak için adam aramak zorunda kalıyor?

DEMESİ LAZIMDI Kİ

Bize bir devlet lazımdı. Bize bir sistem lazımdı. Sayın Cumhurbaşkanı'nın bugün bu kürsülere benim gelmeme, başka partilerin gelmesine imkân bırakmayacak bir yönetim mahareti göstermesi lazımdı. Sayın Cumhurbaşkanının şimdi demesi lazımdı ki Aziz milletim böyle demesi lazımdı. Bir Ramazan arifesinde 25 senedir arkamda duruyorsunuz. Ben az istiyorum çok veriyorsunuz. Benim her istediğimde, istediğimin birkaç mislini veriyorsunuz. Yapamıyorum, hayal kırıklığına uğrasanız bile bana demiyorsunuz. Üzülüyorsunuz, üzüntünüzü belli etmiyorsunuz. Biz kırılıyoruz, kırıldığınızı belli etmiyorsunuz. Size öyle bir memleket kurdum ki ağzına kadar hazinesi dolu. Size öyle bir memleket kurdum ki geldiğimde işsizlik vardı, artık çocuklarınızın iş gayesi yok. Size öyle bir sistem kurdum ki başınıza dünyanın en kötü adamları gelse sizin huzurunuzu bozamazlar, öyle bir mekanizma kurdum demesi lazımdı. Size öyle bir sistem kurdum ki faizi yok, enflasyonu yok, işsizliği yok, asgari ücretlisinin geçim derdi yok, yoksulluk sınırı diye bir dert yok, siftah diye, kredi diye, borç batağı diye memlekette bir sorun yok. Cıvıl cıvıl bir memleket kurdum size demesi gerekiyordu. Bu 25 yıl millet cumhurbaşkanımızdan bunu bekler.

KENDİMİZİ EV SAHİBİ ZANNETME HASTALIĞIDIR BU

Ben şimdi Sayın Cumhurbaşkanı'na memleketinde saygısızlık yapmam. Ben cumhurbaşkanının misafiriyim ama cumhurbaşkanımız dahil hepimiz dünyada Allah'ın misafirleriyiz. Kendi evimizde misafirlikte yaptıklarımızdan fazlasını yapıyoruz. Kendimizin olduğunu bildiğiniz yerlerde istediğiniz gibi gürültü yapıyoruz. İstediğiniz kadar bağırıyoruz. Evimizde daha rahatız. Evimizde bu kadar özenli olmuyoruz misafirlikte olduğumuz kadar. Daha kurallara riayetsiz oluyoruz. Keyfimize göre davranıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı misafir olduğunu dünyada unutmama makamındadır. O da, biz de dünyada misafiriz. Uymak zorunda olduklarımız var. Kurallarına riayet edeceğiz dünyanın. Riayet etmezsek bozduğumuz düzensizlik bizim misafirliğimizi bilmememizden kaynaklanıyor. Yani kendimizi ev sahibi zannetme hastalığıdır bu.

28 ŞUBAT’TA SÖZ VERDİK

Siyasetin cevaplamasını istediğim sorular var. Bir muhasebe arifesindeyiz. Ben 28 Şubat'ta rahmetli Muhsin Başkanla millet iradesinin örselendiği bir zamanda inancından fikrinden yaşantısından dolayı insanların itilip kakıldığı bir zamanda Anadolu insanının şeref ve haysiyet mücadelesine ses vermeye, soluk olmaya çalışmış bir kardeşinizim. O zamanlardan Tayyip Bey memleket kavlini bir daha bileyledi 28 Şubat'ta. 28 Şubat'ta o da onunla beraber olanlar da rahmetli Erbakan Hoca da onun da vefat seneyi devriyesi biliyorsunuz nur olsun kabri. 27 Şubat'ta vefat etti biliyorsunuz. Kabri nur olsun. 28 Şubatlar ‘da bileyledik irademizi biz. 28 Şubat'ta millet iradesini tanımaz olanlara millete yukarıdan bakanlara, milletin çocuklarına inançlarıyla ilgili dayatmada bulunanlara kendini devletin sahibi zannedenlere kendini yargının, ordunun, milli iradenin üstünde görecek şekilde hâkimi kudretlisi zannedenlere kavlimizi biz 28 Şubatlar ‘da bileyledik. Ve o zaman biz Anadolu'nun bizi duyabileceği her kürsüden meydanlarda seslendik. Bir gün dedik bu memleket bizim elimize yönetmek anlamında düşerse, bir gün bu ülke dindarlığımızın ahlakına, milliyetçiliğimizin mesuliyetine, muhafazakarlığımızın ciddiyetine devlet millet yönetme terbiyemizin asaletine, cumhuriyeti koruma idrakimize düşerse o zaman göreceksiniz memleketin nasıl yönetileceğini sözlerimizi 28 Şubatlar ‘da söyledik. Tayyip Bey dahil buna. Sayın Cumhurbaşkanı Sayın Cumhurbaşkanı 28 Şubatlar ‘da karar verdi bu yaptıklarının bir kısmına. Demokrasiyi kurumsallaştıracağız. Milli iradenin üstünde egemenlik tanımayacağız. Orduyu yerine, devleti yerine hizalayacağız. Biz inancımızdan dolayı itilip kalkıldık. Biz yönetirken kimseyi itip katmamaya söz verdik. Biz fakirlik gördük. Bizim yönettiğimiz ülkede fakirlik olmayacak. Bizim yönettiğimiz memlekette asgari ücretli, dar gelirli, ezilmeyecek. Bizim yönettiğimiz memlekette fakirlik diye bir şeye rastlanılmayacaktı. Böyle söyledik. Yolun başında kavlimiz buydu. Bize iddialarımıza imkân vermek için hem Allah'ın kaderimize yazdığı hem milletimizin arkasında durduğu 25 yıl denk geldi.

4-8

MEMLEKET DOĞRU YÖNETİLMİYOR

Fakir sofralarında başladı bu siyaset. Fakirlerle oturan, fakir sofralarına diz kıran bir memleket evladıydı Tayyip Bey. İki buçuk milyon fakir buldum diyordu 2002 de. Şimdi on yedi buçuk milyon fakire bakıyor. Şimdi dört nokta üç milyon haneye bakıyorum diyor. Başarılı devlet adamları elbette biz devlet adamlarımızın fakirlerle diz kırıp oturmasına çok çok hürmet ederiz. Devlet adamlarının bizim fakirliğimizi paylaşmasını çok severiz. Ama 25 yıldır iktidarda tuttuklarımızın sofrasına oturacak fakir bırakmaması lazımdır. 23 yıl önce fakir sofralarına oturan bir devlet adamını sevmek bizim kabahatimiz değildir. Fakir sofralarında bir devlet adamını yokluğumuzu varlığa çevirsin diye desteklemek bizim kabahatimiz değildir. Ama 2025 yılında açlık sınırı diye sefalet sınırı diye bir endeksin içinde Türk milleti var da, emekliler geçinemiyoruz diye bağırıyorsa asgari ücretli kiraya yetemiyorum diyorsa, yoksulluk sınırı diye belirlenen 72 bin liraya bir evde 3 kişi çalışıyorsa bir asgari ücretli, bir emekli, bir memur yoksulluk sınırına ancak kavuşabiliyorsa bir memleketin yüzde 80 kaynağını yüzde 20 yiyorsa kalan yüzde 80’in yüzde 20’yle yetinmesine, hutbelerde sabır dileniyorsa bu memleket doğru yönetilemiyor demektir.

NEYİNİZ EKSİKTİ?

Siyasetin Sayın Cumhurbaşkanımız dahil hükümeti bu 23 yılın hitamında milletine vermek zorunda olacağı sorunun cevabı şudur. Sizin neyiniz eksik? Bu Türk milleti sizi sevmekten, desteklemekten başka ne kabahati vardı ki bu 2025 yılının şartlarında onları yaşatıyorsunuz? Siz ne istediniz de vermedi size milletiniz ki önümüzdeki seçim sandıkta hala bir imkân arıyorsunuz. Şu anda sahip olmadığınız neye sahip olacaksınız ki siz? 2028'in 2029'un hazırlığındasınız. Şu anda eğer programınız varsa, eğer memleketi kurtaracaksanız, eğer memleketi ayağa kaldıracak, cebini dolduracak, parasını değerlendirecek, pasaportunu itibarlı hale getirecek, çocukların aşına işine kavuşacak, sanayiciye, iş adamına, çiftçiye, hayvancılık yapana kavuşacak reçeteniz varsa bunları tatbik etmek için her şeyi yapma gücünüz var sizin.

SİYASETÇİLER İYİ GELİR AMA ÇOK AZI İYİ GİDER

Efendim Tayyip Bey çok kudretli zamanlar geçirdi. Yokluklarla başladığı mücadelede milyonlara seslendi. Çok zor yıllar gördü. O zor yıllardan sonra Türk milletinin ümit ufkunda kimsesizlerin kimi diye takdim edildi. 3-5 milyon insana hitap etti. Siyasetçilere itibarlı yapan şey geldikleri gibi gidebilmeyi başarabilmeleridir. Siyasetçiler iyi gelirler. Ama çok azı iyi gidebilir. Başladığı gibi bitirenlerin işidir siyaset. AK Parti Allah lütfu millet duası 23 yılın iktidarını millete verdikleri sözleri buluşturarak zaferle taçlandırmış olsaydı biz parti kurmayacaktık şimdi. Rize'nin Trabzon'un yaylalarında Tayyip Bey'e dua ediyor olacaktık. Memlekette her şey yolundaysa millet niçin bağırıyor?

KARŞIMIZA PEHLİVAN GİBİ GELSİN

Yani bu siyaset tarihimizin gördüğü böyle en iddialı inatçı, pes etmez, teslim olmaz, asla mevzi bırakmaz, iradesini temsil ediyor, mezardan sağ çıkar. Zannediyorum beni duydu Cumhurbaşkanım. Şöyle bir şey deyivermiş dün. Yahu demiş arkadaş bu makamlarda ebedi kalacak değiliz ölünce bırakacağız. Son nefese kadar diyor ben burada duracağım. Ve şimdi pehlivan gibi olsun, sağlıklı sıhhatli olsun, ömürlü olsun, karşımıza pehlivan gibi gelsin evelallah. Anahtar Parti siyasetin nöbet değişimi gibi görüyor. Bu nöbet değişiminde yaşlananlara, yorulanlara, artık memleketi taşıyamayacağına inandıklarımıza omuz vermek için, milleti bu düştüğü yerden çıkarmak için, bugün bulduğumuzdan daha iyisini bulalım diye geliyor. Dolayısıyla biz merkezine hesap verebilmeyi, şuuruna plan yapabilmeyi teklif ediyoruz.

SİYASETÇİ AZ, İCRAATI ÇOK GÖRÜNSÜN

Kırıkkale’ye Savunma Sanayide büyük yatırım müjdesi

Kırıkkale’ye Savunma Sanayide büyük yatırım müjdesi

Bu kadar çok konuşan siyasetçiden yoruldu memleket. Sabahtan akşama kadar nutuk atan, her konuşmada hikmetli sözler söyleyen ama memleketin derdine derman olamayan siyasetten yoruldu memleket. Bizim artık şöyle bir siyasete ihtiyacımız var. Benim size sözüm. Siyasetçi az görünsün, icraatı çok görünsün. Bir ana bir ana konuşan siyasetçi görmesin. Bir ana evlatlarına desin ki evlatlarım size siyasetçi göstereyim mi? Açsın buzdolabını, buzdolabının içindeki imkânı yemeğe desin ki çocuklarım alın size siyasetçi. Bir baba siyasetçiyi konuşurken görmesin. Desin ki bir baba evlatlarına size siyasetçi göstereyim mi? Cebinden çıkarsın, çocuklarına verdiği harçlığa desin siyasetçi. Siyasetçiler az konuşsun, icraatı çok konuşsun. Siyasetçiler az kelam etsin, imkânı çok konuşsun. Siyasetçiler az görünsün, memleketin bolluğu, bereketi çok görünsün.

İMRALI TEPKİSİ

Öcalan çocuklarımızın katilidir. Terör örgütünün başıdır. Ne ilk haindir bu topraklara ihanet eden, ne son olacaktır. Biz bin yıldır bu topraklardayız. Çok terörist gördük, çok hain gördük, çok hain gömdük. Bin yıldır bu topraklarda icazetle izinle vatan kurmadık. Teröristlerden medet umarak vatan tutmadık. Eline silah alan devleti, milleti tehdit eden herkesi yerin altına gömdük. Bin yıldır buradayız. Alfabe de harf bırakmadılar. İhanetlerine dünyanın her tarafından destek buldular. Dünkü metni ben de sizler gibi hem ibretle hem hayretle hem dehşetle izledim. Bu işlere heves edildiği zamanlardan beri bağırıyorum. Öcalan Kürtlerin temsilcisi değildir. PKK denilen bu cinayet şebekesi o dünkü metinin satır aralarına da gizlenmiş şekilde, sanki bu memlekette Kürtçe konuşulamıyormuş da bu PKK denilen alçaklar topluluğu Kürtler Kürtçe konuşamıyormuş diye 40 yıldır evlatlarımızı öldürüyormuş algısına kimse hizmet edemez. Öcalan’ı Kürtlere kimse değdiremez. Kürt deyince PKK, Kürt deyince Öcalan denilemez. Koca Türk Devleti madem bugün Öcalan'a silahları dağıt demeyi devlet yönetmek zannediyorsunuz; 99'da yakalandığında ben Türk devletinin emrindeyim. Anam da Türk dediğinde bu Türk milleti, Türk devleti beni parçalayacak zannederek, korkarak ben aslında Türkleri çok severim. Varsa bir emriniz yerine getireyim dediğinde aklınız neredeydi? 26 yıldır bu milletin evlatları ölüyor.

DİLERİM Kİ SADECE KABAHATİNİZ BU OLUR

Size akıl hatırlatıyoruz. Siyasetimize ciddiyet. Devletimize vakar hatırlatıyoruz. Siyasetimize istikamet hatırlatıyoruz. Bugün PKK'yı en zayıf olduğu zaman ellerinde ne bir silah ne vurma kapasitesi kalmamışken devletiniz en güçlü, PKK en zayıf haline gelmişken sanki biz bitiremiyormuşuz da bunun ağzından dökülecek iki lafla bitiyormuş gibi bir algıya Türk devletini mahkûm ettiniz. Umarım ve dilerim ki sadece kabahatiniz kusurunuz bu olur. Umarım ve dilerim ki eğer bu uluslararası organizasyonlar adına Amerika'nın Orta Doğu sorumlularının satır aralarına gizlenmiş kamuoyunu teskin etmeye yönelik kamuoyunda bu konuda bir başarı yakalandığı propagandasına yönelik bir vicdan avlama organizasyonuysa bilesiniz ki Türk milleti ödediği bedelle kahırdadır. Bilesiniz ki 40 yıldır evlatlarının tabutuna sarılıp ağlamaktadır. Bir volkan gibi patlarız. Bilinmesini isteriz. Biz ilk defa hain görmedik. Her haine yeteriz. Ama devletimizin yöneticilerinin ferasetini isteriz. Cesaretini, vakarını isteriz. Devletimizin yöneticilerinin başımıza ne çoraplar örüldüğünü görmesini isteriz. Sınırımızın altında bir PKK devleti var. On bin tır silah verdiğini söylüyorsunuz siz. PKK zaten KCK üzerinden zaten PYD'ye dönüştü. PYD bizim terör listemizde, Amerikan'ın terör listesinde değil. Suriye'nin üçte birinde PKK'ya devlet var. Devlet hazırlığı var. Barzani'yle Talabani'yi birleştirme hevesleri var. Başımızda büyük bela var. Mazlum Kobani isimli teröristi Amerikan helikopterleriyle Haseki'den alıp Erbil'e götürüyorlar. Kerkük'ün yakınlarında 60-70 kilometre yakınlarında İngiliz üsleri var. Güney Kıbrıs'a mevzileniyorlar. 800 noktayı bombaladı. İsrail'in güvenlik programı diye bir programı tatbik ediyorlar. Ve bu arada bize Öcalan’a PKK'yı dağıtma adına meclisten güya 3-5 tane HDP'li milletvekilini meclisi temsilen İmralı'ya gönderiyorlar. Bu işin bedelini eğer Türk milletine ağır ödeteceklerse siyasete sesleniyorum. Önünüze bakın Kurulan tezgâhı, pusuyu görün. Türk milletinin bütünlüğüne İsrail'in güvenlik programına bizim topraklarımıza kadar uzanacak İsrail azgınlığına Akdeniz'e çıkışı olacak bir PKK devletine imkân arıyorlar. 26 yıldır elimizde duran, bugün terörü bitirsin diye medet umduğunuz, bunu demediği için 26 yıldır evlatlarımızı vurduran bir alçaktan medet umarak büyüyemez devlet.

TÜRK MİLLETİ, HAYALİNİ KABUS EDER

Bizim için hazır olmak zorunda olduğumuz tehdit şudur. Öcalan dahil PKK üzerinden edilen lafların arkasından eğer bir anayasa eğer anayasa üzerinden kimlik, milli birlik, eğer bizim memleketimizde Sayın Binali Yıldırım'ın dediği Adem'in merkeziyetçilik falan gibi bir şey geliştiriliyorsa bu hayali kuran herkese, Türk milleti hayalini kâbus eder. Türk milleti, kimliğini, milli birliğini, milli devletini, sınırlarını, sınırların altında kurulacak bir PKK devletini kendi dilli varlığını ayakta tutacak şekilde yönetimi göğüsler. Bizi duysunlar, tedbir alsınlar. Amerika Birleşik Devletleri bizden vazgeçtiğine göre PKK'ya bu kadar silah verdiğine göre Yunanistan'a bu kadar üs kurduğuna göre kendi işine gelmeyince yaptığı her masrafı Ukrayna'da yaptığı gibi tazmin etmek yoluna gittiğine göre, bugün diktatör dediklerine göre bugün de aynı tezgâhı tatbik ettikleri bir programın içindeyiz. Devletimize feraset diliyoruz. Bu Golan Tepelerini aşan Şam'a yaslanan azgınlığa bu Irak'ın içerisinde bir Peşmerge Bakanlığı'nı orada kurulacak yüz bin kişilik bir orduyu Erbil'i Haseki'ye bağlayacak olan bir cinnete imkan aramak için bu işleri yapıyorlarsa biz de hükümetin dediği gibi diyoruz süreci hassasiyetle takip ediyoruz. Türk milletinin Türk milletinin önümüzdeki dönem yükleri var.

PARTİCİLİK AŞINDIRDI

Şimdi bu tecrübe ettiğimizden bize gösterdi ki aslında Tayyip Bey memleket particilikle ayağa kalkmıyor. Particilik memleketi yaşanamaz hale getiriyor. Particiliğin tesiri altında mülki idareye bakıyorum. Ben mülkiye mezunuyum. Bizim zamanımızda derlerdi ki önce mülkiye sonra Türkiye. Bu particilik mülkiyeyi aşındırdı. Bu tecrübe ettiğimiz particilik adalet mekanizmasını aşındırdı. Bu tecrübe ettiğimiz particilik üniversiteyi aşındırdı. Bu tecrübe ettiğimiz particilik ticareti aşındırdı. Demek ki bu particilik eğitimden üretime, mülki idareden adalete, üniversitelerden uluslararası ticarete her yeri hasarlı hale getirdi. Buradan bir ders çıkarmamız lazım. Biz particilikten daha fazla bir mesuliyet taşımak zorundayız. AK Parti'ye bir aynaya bakar gibi bakmalıyız. Aynada hata diye gördüğümüz ne varsa onları yapmayacağımız bir mesuliyetle Türk milletinin istikbaline yola koyulmalıyız.

MUHALEFET BOŞLUĞU VAR AMA İKTİDAR YOKLUĞU DA VAR

Sayın Cumhurbaşkanı maharetli bir siyasetçidir. Der ki ha bu muhalefette oy müdürleri. Bu ara yine demeye başladı. Bu ara CHP'yi erken dönen bir Cumhurbaşkanlığı yarışının içine çekti. Çok da heveslisi vardır bu işlerin. Allah'tan Mansur Bey biraz kenarında duruyor mevzunun. Bu kadar derdi olan memlekette Cumhurbaşkanlığı meselesini konuşmayı saygısızlık sayıyorum diyebiliyor Allah'tan. Diyor ki Allah bu muhalefetten razı olsun. Tayyip Bey'i iktidara geldiği günlerin son dönemlerinde en kibar muhalefete böyle teşekkür ederken görüyorsunuz. Muhalefete şöyle demeye bayılıyor Cumhurbaşkanı. Ya bunlardan Allah razı olsun. Kibarlığa bakın ya. Bunlar olmasa bizim memleketi elimizde tutamayacağız yani. Diyor ki Sayın Cumhurbaşkanı memlekette bir muhalefet boşluğu var. Doğru. Memlekette muhalefet boşluğu var ama iktidar yokluğu da var.

BU CHP’NİN KARNESİ OLSAYDI YÜZDE 5 ALDIRMAZDI

Bu 2002'den 2025'e kadar iktidarda Sayın Cumhurbaşkanı ve AK Parti değil de Cumhuriyet Halk Partisi olsaydı bu karne AK Parti'nin değil de CHP'nin karnesi olsaydı. Şimdi siyasete Tayyip Bey başlıyor olsaydı. Bu 23 yıllık karne CHP'nin olsaydı. Bu enflasyon, bu faiz, bu işsizlik, bu geçimsizlik, bu darlık, bu yokluk, bu çocuklarımızın durumu, bu madde bağımlılığı, bu boşanma oranları, bu mülteci, bu sığınmacı yükü, bu sınırlar, bu hazine. Bu karne Cumhuriyet Halk Partisi'nin karnesi olsaydı. Sayın Cumhurbaşkanı eğer böyle bir zamanda memleket fıstık gibi. Böyle memlekette parti mi kurulur diyorsa, dedim vallahi kurmayacağım parti diyebiliyorsa. Bu kadar karnesi zayıf bir adamın yüzde 52 alabilmesi olağanüstünü başarı. Dolayısıyla şunu demeye çalışıyorum. Eğer Tayyip Bey şimdi parti kuruyor olsaydı.  Sorun olmadığı için milletten imkân bulunmaz, teveccüh bulunmaz diyorsa kurmayacağız partiyi. Bu karne CHP'nin karnesi olsaydı. Bak vallahi billahi sokağa çıkarmazdı CHP'yi. Yüzde 5 oy aldırmazdı CHP'ye. 

850 MİLYONA YETEBİLİR

Bu ülke doğru yönetilince 85 milyonluk ülke doğru yönetilince 850 milyona yetebilir. Yanlış yönetilince 85 bin kişiye yetmiyor. Bugün yaptıklarına kızdığımız arkadaşlarımızın hepsi bizim gibi başladı. Sayın Cumhurbaşkanı dahil, bugün yapıp ettiklerine bazılarınızın kızdığını, bazılarınızın bizim de eleştirdiğimizi, bu yanlışları nasıl yaparlar diye sitemlerimizi söylediklerimiz bizim gibi başladılar. Allah başladığımız gibi bitirmek nasip etsin. Parmaklarındaki yüzüklerle başladılar, tevazu ile başladılar. Lojmanları, makam arabalarını satarak başladılar. Fakir sofralarında başladılar. Sonu tevazuuyla bitmedi. Helalle başladılar, helalle bitemedi. Nezaketle başladılar, nezaketle bitemedi. Merhametle başladılar, merhametle bitemedi. Allah'ın başladığımız gibi bitirmek nasip etsin. Ben sağlıklı olmalarım dilerim. Sayın Milletçi Hareket Partisi'nin genel başkanına. Sayın Devlet Bahçeli'ye de sağlık sıhhat dileyelim. Sağlıklı, sıhhatli inşallah görevlerinin başına dönsünler. Siyaset er meydanıdır. Bu er meydanında pehlivan gibi olsunlar. Kardeşlerini görsünler, bizi görsünler. Yenilirlerse kardeşlerine yenilsinler. Desinler ki ilkesiz siyasete yenilmedik. Yenildiysek kardeşlerimize yenildik.”