ANKARA-BHA

Türk İnternet Medyacıları Birliği’nin (TİMBİR) Türkiye genelinde yoğun ilgi gören “Sivil Toplum Medya Buluşması” etkinliği Edirne’de gerçekleştirildi. Yoğun katılımla gerçekleştirilen buluşmada TİMBİR Yönetim Kurulu üyeleri, katılımcılara yazılı basından, internet medyasına geçişi evresini, günümüz sosyal medyasının yaygın basını etkileyişini ve özellikle internet ile sosyal medyada kolayca yayılabilen yanlış bilgi ve dezenformasyonun etkilerini anlattı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla 7 Mart 2023 tarihinde kurulan TİMBİR, Türk internet medyasını geliştirmeyi, iş birliğini artırmayı, internet medyası alanındaki çalışmalara katkı sağlamayı ve sorunlara çözüm üretmeyi amaçlayan bir platform oluştururken, aynı zamanda uluslararası bir meslek örgütü oluşturmayı hedefliyor. Bu kapsamda, TİMBİR’in Türkiye’nin çeşitli illerinde gerçekleştirdiği “Sivil Toplum Medya Buluşmaları” bu kez Edirne’de düzenlendi. Kentte, bugün Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen buluşmaya Edirne Valisi Yunus Sezer, TİMBİR Genel Başkanı Dr. Süleyman Basa, TİMBİR Yönetim Kurulu Üyeleri, sivil toplum kuruluşlarının temsilciler, öğrenciler ve akademisyenler katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programın moderatörlüğünü, Edirne Ahval Gazetesi İmtiyaz Sahibi TİMBİR Genel Başkan Yardımcısı Nevser Eraslan yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Reyhan ailesine taziye telefonu

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Reyhan ailesine taziye telefonu

‘MEDYADA BIÇAK SIRTI DEDİĞİMİZ DÖNEMİ YAŞIYORUZ’

Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Edirne Valisi Yunus Sezer, internette yayılan yanlış haberlerin, bir kentin bile imajını zedeleyebileceğinin altını çizerek; “İnternet medyacılığına geçiş söz konusu. İnternet medyacılığı olmayan neredeyse hiç basın kuruluşumuz kalmadı. Bugün Avrupa’ya da baktığımızda birçok gazete, çok tarihi gazeteler kâğıt basımından vazgeçerek internet medyacılığı üzerinden habercilik yapmaya başladılar. Burada da doğru bilgiye ulaşma, doğru bilgiyi doğru bir şekilde iletme çok önemlidir. Bununla ilgili olarak hem ilkesel hem de kanuni düzenlemeler yapıldı ama ilkesel düzenlemelerin biraz fazla üzerinde durulması çok önemlidir. Artık herkes cep telefonu, herkes birer medya sahibi konumunda. Söylediğimiz şeyler bakıyorsunuz hemen haberlere düşüyor. Bazen bizim haberimiz olmadan, yani yöneticilerin haberi olmadan bakıyorsunuz haber çıkmış. Bu haberler doğruysa ne güzel fakat haber yanlışsa haberi düzeltmek gerçekten çok önemlidir. Bazen de olumsuz haberler olumlu haberlerden daha hızlı bir şekilde ilerliyor. Bu bazen kişilerin kariyeri ve imajını zedeliyor, bazen bir şehrin, bazen bir ailenin imajını zedeliyor. Dolayısıyla çok önemli, bıçak sırtı dediğimiz dönemi yaşıyoruz” dedi.

‘BURADA SÖYLEDİĞİMİZ SÖZ, KAPIDAN ÇIKANA KADAR DÜNYAYA YAYILIYOR’

Teknolojik gelişmelerle birlikte, haberlerin yayılma hızına da dikkat çeken Vali Sezer, bu hızla oluşabilecek dezenformasyonun ağır sonuçları olabileceğine vurgu yaptı. Vali Sezer;  “Bizim mesleğe yeni başladığımız dönemlerde bir röportaj yapardınız. Onun hazırlanması ve basılması neredeyse 1 gün zaman alırdı. Düzeltilmesi imkânı olurdu fakat şu anda o durum böyle ilerlemiyor. Şurada söylediğimiz her söz, kapıdan çıkana kadar belki de Dünya’nın her yerinden görülme ihtimali var. Dolayısıyla bu ilkesel hareket etmeyi şu anda ki bizim yeni basın mensuplarına, basın mensubu adaylarına çok iyi anlatmakta fayda var. Bazen insanların intihara sürüklendiğini, bazen şehirlerin belli bir sözle imajlarının kötü olduğunu görebiliyoruz. Dolayısıyla bir haber yapma hevesiyle, iştahıyla bu sorumluluğu bir araya getirmek çok zor. Dünya’nın da bence yeni dönemde karşılaştığı en büyük mesele habercilik manasında budur.  Bununla ilgili de yeni düzenlemeler için mesleğimizin duayenleri bir araya gelmiş bulunmaktadır. Bu sorumluluğu da en iyi şekilde yerine getirerek örnek bir medya ve basın nasıl olur bunları herkese gösterme imkânı olur” şeklinde konuştu.

Süleyman Basa-5

‘SOSYAL MEDYA OKUR YAZARLIĞI, BUGÜN GAZETECİLİK KADAR ÖNEMLİ’

Vali Sezer’in konuşmasının ardından programın ilk oturumu başladı. Oturumda, katılımcılara seslenen TİMBİR Genel Başkanı Dr. Süleyman Basa, günümüzde internet ve sosyal medya olmadan medyacılık işinin anlamını yitirdiğini ifade etti. Dr. Basa; “İnternet, yazı ve matbaanın ardından dünyanın en önemli buluşlarından biri. Her buluş, bize hizmet ettiği kadar önemli. Einstein da atomun formülünü bulduktan sonra dünyada bütün formüller değişti, herkes ‘müthiş bir şey’ dedi, ama Hiroshima’ya atom bombası atıldığında, herhalde çok mutlu olmamışlardır. İşte internet de böyle bir şey, doğru kullandığınız sürece dünyanın en yararlı şeyidir. İnternet medyası da çağımızın medyası. Bugün gazeteniz, televizyonunuz ve matbaanız olabilir. Ama internet siteniz yoksa hiçbir anlam ifade etmiyor. Hatta artık internet haber sitelerimiz de sosyal medyayla desteklemezsek bir şey ifade etmiyor. Bizim internet sitelerimiz var ama güçlü yönümüz sosyal medyada olduğumuz kadar güçlüyüz. Facebook’ta, Twitter’da, İnstagram’da hatta TikTok’ta kendi haberlerimizi yayamazsak, biz de yine içimize kapanıyoruz. Bundan dolayı sadece gazeteci, internet gazeteciliği yapmak da yetmiyor, iyi bir sosyal medya kullanıcısı olmak lazım. Bu çok önemli. Sosyal medya okur yazarlığı, bugün gazetecilik kadar önemli. Biz, aldığımız reytinglerin çoğunu sosyal medya üzerinden alıyoruz” diye konuştu.

2-51

‘VASATLA LİYAKATLİYİ AYIRACAK BİR SİSTEM KURMAK İSTİYORUZ’

Medya sektöründe vasatla liyakatliyi ayıracak bir sistem oluşturmak için çalışmalarını sürdürdüklerini kaydeden Basa; “Biz, Hataylı depremzede ve afet habercisi TİMBİR Danışma Kurulu Başkanı Veysel Cıncık ile birlikte, ‘afet haberciliği’ dersleri verdik. Afet ve kriz anında bir gazetecinin ne yapması gerektiğinin cevabını aradık. Kültür ve turizm haberciliğinin eğitimini verdik. Bir kenti en iyi gazeteciler tanıtır. Yani yerel medya, o kentin en iyi tanıtım elçisidir. Ondan iyi bir turizmci bulamazsınız. Yerel medya, ‘ufak’ diye düşünmeyin. Aslında yerel medyaya sahip çıkamazsak ne ulusalda ne uluslararasında başarılı olma şansımız yok. Bu gazetecilik anlamında da diğer dallarda da böyledir. Bizim Türkiye’nin her ilinde temsilcilerimiz var. Onlarla birlikte, Birlik Haber Ajansı diye bir ağ kurduk ve birleştik. Edirne’nin haberini Iğdır, Ağrı’nın haberini Rize görebiliyor. Medya birleşirse, toplum birleşir. Medya birleşirse, halklar daha da yakınlaşır. Medya birleşirse, Türkiye daha iyi tanıtılır. Sektörde vasatla, liyakatliyi ayıran bir sistem de oluşturmamız lazım. Bin lira ödeyerek de bir internet sitesi oluşturabilirsiniz. O zaman eşi, çocukları, personeli ve her şeyiyle bu işi yapan, emeğini 24 saatini veren biriyle rekabete girmeye çalışırsınız. TİMBİR’de de anlatmak istediğimiz bu, vasatla liyakati ayıracak bir sistem kurmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

‘HEPİMİZİN BİRER GAZETESİ VAR’

TİMBİR Danışma Kurulu Üyesi İsmail Kahraman, artık sosyal medya kullanıcılarının da birer medya mensubu olduğunu dile getirdi. Kahraman; “Öyle bir noktaya geldik ki artık hepimizin birer gazetesi var. Sosyal medyada istediğiniz kadar fotoğraf ve video kullanıyorsunuz. Mutlaka bu değerlendirilmeli. 1990’lı yıllarda Edirne’de belgesel çektim. 35 yıl geçmiş. Öyle bir duruma geldik ki, benim gibi harfleri tek tek dizerek gazetecilik yapan, canlı yayın denildiğinde heyecan yapan bir basın mensubu, cep telefonuyla kolayca canlı yayın yapabiliyor” açıklamasını yaptı.

‘STK’LAR, GÜVENİLİR MEDYA KURULUŞLARIYLA SAĞLIKLI İLETİŞİM KURMALI’

TİMBİR Genel Başkan Yardımcısı Semra Aman Akyürek, STK’ların medya organlarıyla doğru iletişim kurması gerektiğini belirterek, şu ifadeleri kullandı; “Hepiniz birer medya temsilcisisiniz, çünkü hepinizin cep telefonları var. Aynı şekilde sivil toplum kuruluşları da öyle. Yaptıkları faaliyetleri, doğru bir şekilde yaşadıkları illerdeki STK’larla kurdukları doğru iletişimlerle verebilirlerse, topluma fayda amaçlı sonuçlarla geri dönecek işleri ortaya koymuş olacaklar. STK’lar için medya, aslında tam bir dönüşüm noktası. Bu dönüşüm yakalandığında; illere fayda, kişilere fayda, aileye ve topluma fayda sağlanmış olacak. Güven dediğimiz nokta, yıllar içerisinde geliyor. Bir iki günde kazanabileceğimiz bir nokta değil. Yeni tanıştığımız bir arkadaşımıza güven duyamıyorsak ve birlikte yaşadığımız şeyler, bize o güveni zaman içerisinde getiriyorsa, yine aynı şekilde illerdeki medya kuruluşları da yaklaşık 45-30-10 yıllık emeklerle belirli noktalara geliyor. Güven inşa etmiş medya kuruluşlarıyla STK’ların iletişimi çok doğru olmalı çünkü, yanlış algılanabiliriz. Yanlış algılanma ise sosyal medyada çok daha yaygın hale gelebiliyor. İşte bu noktada da güvenilir bir medya kuruluşuyla iletişimi sağlıklı kurarsanız, bunların geri dönüşlerini daha kolay alabilirsiniz.”

‘GÜÇLÜ BİR MEDYA İLETİŞİMİ OLAN STK, O KENTTE SÖZ SAHİBİ OLUR’

Birlik Haber Ajansı (BHA) Genel Müdürü Muhammet Kaçar, STK’ların medya kuruluşlarıyla sürekli olarak iletişimde kalması gerektiğinin altını çizerek, medya ile güçlü iletişimi bulunan STK’ların, bulunduğu kentlerde söz sahibi olabileceğine vurgu yaptı. Kaçar; “Birlik Haber Ajansı, bugün 81 ilde 25 ülkede bine yakın internet medyasına içerik sağlıyor. Zamanla yarışıyoruz, hata yapma lüksümüz yok. Ankara’da 25-30 kişilik editör grubumuz, illerden gelen haberleri toparlayıp, illere, balkanlara ve diğer ülkelere yolluyor. Bir hata ajansımızın bütün itibarını yerle bir edebilir. Dolayısıyla ben de bu anlık verileri kontrol ediyor olmam lazım, hangi görselin seçileceğini belirlemem lazım, bakanlığın verdiği son dakika bilgilerini görmem lazım. Dolayısıyla böyle bir yaşantının içerisindeyim. Hepimizin bir sivil toplum kuruluşunda görev alma potansiyelimiz var. Mesleğim gereği, sivil toplum kuruluşlarının medya içeriklerini yönetecek pozisyonda bulundum. Sivil toplum kuruluşlarıyla medya iletişimi zayıf. STK’lar; medya gelsin ve takip etsin şeklinde bakıyorlar olaya. Ama bugün örneğin Edirne Ahval Gazetesi’nin tüm sivil toplum kuruluşlarına yetişme şansı yok. Medya ile iletişim konusunda, STK’ların önce adım atması lazım, gidip görüşmesi, kendisini tanıtması lazım. Dolayısıyla bir e-posta oluşturması, bir basın bülteni oluşturması, gazeteci programa gidemese bile, profesyonel olmayan standartlarda mümkün olduğunca haber formatında o bilgileri ve görseli, STK’ların medya kuruluşlarına ulaştırması lazım. Güçlü bir medya iletişimi olan STK, o kentte söz sahibi olur. Dolayısıyla o kentle ilgili sözlerini daha etkili bir şekilde dile getirebilmiş oluyorlar” dedi.

Sektörde, gençlere ihtiyaç olduğunu da söyleyen Kaçar, salondaki öğrencilere seslenerek; “Bugün sıradan bir işletme bile sosyal medyadan iletişim halinde. Televizyonlarda çalışacak, işin mutfağına girecek arkadaşlara ihtiyaç var. Sizlerin okuduğu meslekler çok önemli. Dolayısıyla mezun olduğunuzda, kendinizi biraz donanımlı hale getirdiğinizde çok daha farklı yerlerde olacağınıza inanıyorum. BHA ve TİMBİR olarak, gittiğimiz kentlerde bir araya geldiğimiz öğrenci kardeşlerimize de bu iş birliğini sağlıyoruz” ifadelerini kullandı.

‘SİZDEN ALINAN VERİLERİN TAMAMI İYİ NİYETLE KULLANILMIYOR’

TİMBİR Başkan Vekili Av. Cüneyd Altıparmak, internet ve sosyal medya kullanıcılarının kişisel verilerinin korunmasıyla ilgili dikkatli davranması gerektiğine vurgu yaptı. Altıparmak; “En büyük sorunumuz kişisel verilerimizin korunmasıdır. Buna çok dikkat etmeniz gerekiyor. Buna dikkat etmediğiniz zaman aramızda yargılananlarda oldu yargılananlar olacak, bu bitmeyecek. Yani şöyle bir şey var basın tamam özgür, özgür olmalıdır fakat bazı kısıtları var. Bu kısıtlarında başında çağdaş olarak bu geliyor. İkinci hususumuz ise teliftir. İnternet ortamında kişisel verilerin korunması dünyanın en büyük problemlerinden birisidir. Kişisel verilerin önemli olmasının tek bir nedeni var. Hem ticari anlamda hem de istihbari anlamda yatkınlığı ölçebiliyor. Yatkınlığı ölçtüğü andan itibaren size her konuyu pazarlayabiliyor. Hepimizin başına gelmiştir. Biz istesek de istemesek de bazı sosyal medya hesaplarını kullanmamızdan itibaren bazı verilerin bizden alınmasına müsaade ediyoruz. Bu verilerin tamamı iyi niyetle kullanılmıyor. En savunmasız toplum, yatkınlıkları teslim edilmiş toplumdur. Bu bilgiler sizin elinize geçiyorsa, bu bilgiler size bir şekilde ulaşıyorsa bununla ilgili bir önlem almak zorundasınız. Bu bilgileri kullanacağınıza dair bir yazılı onanım olması lazım. Bunun 2 türlü yapabilirsiniz. Ya sistemsel olarak ya da bir form aracılığıyla yapabilirsiniz. Bu bilgileri aldığınıza dair bir onay almanız gerekmektedir. Aydınlatma metni, KVKK talep formu doldurabiliriz, kişisel verileri korunup saklanması için işaret ettiği tedbirleri alarak yapabiliriz. Bize mahkeme ‘tamam onamı aldın, bu onamı nasıl aldın ve bu onam nerede’ sorularını sorar. Çünkü ileride bir sorun olduğu zaman kişisel verilerle ilgili onama aldığınızı ispat etme yükü sizde kalıyor. Bunu savcılığın araştırıp bulması söz konusu değildir. Çerezler konusunda çok dikkat etmeliyiz. Sitemizi savunmak adına çok önemlidir. Çerezler sizin ayak izlerinizdir. Birtakım verilerinize ve şifrelerinize çerezler sayesinde ulaşılabilir” şeklinde konuştu.

‘YALAN HABERİ TEMİZLEMEK ZORDUR’

TİMBİR Başkan Vekili Rıfat Sait, sosyal medya ve yayın organlarında servis edilen dezenformasyon haberlerle kişinin itibarının ciddi bir şekilde zedelenebildiğine dikkat çekerek; “Bir anda sosyal medyada sizin hakkınızda yalan yanlış haberler çıkar ve siz onu temizleyene kadar uğraşırsınız, temizleyemezsiniz. Demli bir çay koyduğunuz zaman onu seyreltmek için epey bir su koymanız gerekir. O çirkin haberi, yalan haberi, yani dezenformasyonu engelleyemiyorsunuz lakin, doğru haberle seyreltebiliyorsunuz. Kişiler ve kurumlar hakkındaki doğru haberlerle, çirkin haberleri düzeltmeye çalışıyorsunuz. İnsanlar bu haberi görünce, o şekilde aklında kalıyor ve itibarınız zedeleniyor” dedi.

‘DEZENFORMASYON DENETİMSİZLİKTEN KAYNAKLANIYOR’

TİMBİR Danışma Kurulu Başkanı Veysel Cıncık, yıllarını vererek medya sektöründe okul okuyan insanlarla, internet haber sitesi kuran herhangi birinin aynı haklara sahip olmaması gerektiğine vurgu yaparak, bu durumun yetkililerce denetlenmesi gerektiğini dile getirdi. Cıncık; “Yıllarınızı verip, okulda dirsek çürütüyorsunuz, aileniz de okumanız için size destek oluyor. Peki sadece siz mi gazeteci oluyorsunuz? Hayır. Sıkıntı şurada; Türkiye’de gazetecilik çok farklı bir durumda, 4’üncü bir güç. Bu nasıl bir güçtür ki herhangi bir kısıtlama kıstası yok. Siz yıllarca okuyorsunuz ama, dışarıdan geçen herhangi bir ilkokul mezunu Cumhuriyet Savcılığına başvursun, internet gazetesi kurmak veya gazete kurmak istediğini söylesin; anında gazetenin sahibi olur. Önünde bir engel yok. Peki neden bu gençler yıllarını veriyor. Bu gençlerin aslında ayrıcalıklı olması lazım. Yani bizi yönetenlerin birtakım kararlar almasının vakti gelmiştir. Bundan sonra gazete çıkaracaksa, bundan sonra internet sitesi kuracaksan İletişim Fakültesi Mezunu olma zorunluluğu olmalı. Yoksa olmaz. Önüne gelen gazeteci olursa bu işin cılkı çıkar. Öyle çok gazeteci çoğaldı ki artık ben tanıyamıyorum. Sadece yemekli, eğlenceli organizasyonlara katıldığımda, hiç görmediğim simalarla karşılaşıyorum. Ama gerçek bir haberi yapıp, kamuoyuna duyurma ortamına girdiğimde, bir elin 5 parmağı kadar insan yok. Buradaki sıkıntı, denetimsizliktir. Bu iş denetlenmeli. Şimdi sosyal medyada dönen dezenformasyon denetimsizlikten kaynaklanıyor” diye konuştu.

‘HER PAYLAŞIMINIZ, SİZE OLUMLU YA DA OLUMSUZ İTİBAR OLARAK GERİ DÖNÜYOR’

TİMBİR Danışma Kurulu Üyesi Orhan Samast da, bugün sosyal medya ve medya organları üzerinden yapılan herhangi bir yorum ve yayının, kişilerin itibarına olumlu ya da olumsuz mutlaka yansıdığına dikkat çekerek; “Medya, demokratik bir kavram. Yani demokrasinin olduğu ortamlarda medya görevini yapabiliyor. Medya, oluşumuna baktığımızda da çoğunlukla güç unsurları, medyayı kendi hedefleri doğrultusunda kullanabilecekleri bir yapı olarak oluşturmuş. Medya, eğer bir amacı yerine getirmede güç olarak kullanılıyorsa, o zaman etik kavramının ihlalleri gündeme geliyor. Bildiğiniz ve kullandığınız sosyal medyada, her gün itibarı yok eden, zarara uğratan haberler görüyoruz. Aslında her kavramın merkezinde, günün sonunda itibar kavramı var. Aslında her attığımız adım, yaptığımız her işlem günün sonunda itibarımıza olumlu ya da olumsuz olarak etki oluşturuyor. Bireysek de öyle. Yani buradan paylaşacağınız bir fotoğraf, yazacağınız bir yorum 10 yıl sonra sizin bireysel itibarınız üzerinde olumlu ya da olumsuz bir etki oluşturabiliyor. Bundan dolayı medya, madalyonun iki yüzü gibi; eğer olumlu bir içerik paylaşıyorsak, olumlu bir itibar oluşturmada etkili oluyor. Ama olumsuz bir şeyden bahsediyorsak, kişi hakkında yapılan bir haber, yıllarca olumsuz bir etki olarak kişiyi takip edebiliyor” ifadelerini kullandı.

‘ARTIK BİZLERE İÇERİK ÜRETİCİSİ DİYECEKLER’

TİMBİR Ege Bölge Başkanı Serap Ülkü Özdemir ise medya mensuplarının yanı sıra sivil toplum kuruluşlarının da birer içerik üreticisi olduğuna vurgu yaparak; “Sivil toplum örgütleri, artık içerik üreticileri oldular. Gazeteci, televizyoncu, radyocu ama kaliteli içerik üretin. Artık bize radyocu, televizyoncu veya gazeteci demeyecekler; içerik üreticisi diyecekler. Haberlerimizi ve içeriğimizi doğru ürettiğimiz sürece, hem STK’larda hem hayatımızda hem de medyada doğru düzgün kelimeleri kullandığımız sürece, egomuzu kaliteli bir şekilde doğru kullanabilirsek, sivil toplumu ve medyayı da doğru buluşturabilirsek, aslında bizden çok keyifli işler çıkıyor” dedi.

1-99

Soru cevapla devam eden programın ardından TİMBİR heyeti ve programa katılan öğrenciler hatıra fotoğrafı çektirdi.