İŞTE O YAZI;

Üzülmemek elde değil!

Şeker fabrikalarında çalışan mevsimlik işçilerin çalışma süreleri uzatılırken fabrikaların bulunduğu Ankara’da, Bilecik’te, Samsun’da, Konya’da, Çorum’da hiç kimse ‘Bunlar kurumu batıracak’ diye karşı görüş bildirmedi….

O kentlerde komşuları, akrabaları, dostları ve hemşerileri bu işçileri destekledi…

TBMM’de kabul edilen kanun ile geçici işçilere kadro verilmesi kabul edilmişti. Yapılan çalışma ile Orman Genel Müdürlüğünde çalışan 11 bin geçici işçi de bu düzenlemeden yararlandı.

11 bin geçici orman işçisi kadro alırken bu işçilerin memleketlerinde, Ege’de, Akdeniz’de, İç Anadolu Bölgesi’nde  hiç kimse ‘Bunlar kurumu batıracak’ diye karşı görüş bildirmedi…

O kentlerde komşuları, akrabaları, dostları ve hemşerileri bu işçileri destekledi…

Ne Yazık ki….

Ama gel gör ki amaçları sadece ülkemizin zorlu ekonomik şartlarında evlerini geçindirmek, insanca yaşama hakkına sahip olmak ve çay sezonu dışında geliştirilecek onlarca projede alınlarının teriyle çalışarak ekmek kazanmak olan Çaykur işçileri; çalışma sürelerinin uzatılması veya kadro talep ettiklerinde ilk muhalefet yine kendi insanımızdan geliyor.

“Neymiş Çaykur’u batıracaklarmış”

Ankara’dan Türkiye fotoğrafına baktığımızda bu kadar sığ düşünceyle konuşan, yorum yapanlara hayret etmemek elde değil. Hiç kimse yan gelip yatarak maaş almanın peşinde değil. Çaykur işçileri için birçok proje geliştirilebilir, çay sezonu dışında da çalıştırılabilirler. Buna kafa yormak varken haklı taleplerini dile getiren insanımıza yine kendi insanımızın muhalefet etmesi anlaşılır gibi değil.

Çaykur işçileri için siyasetin verdiği çalışma sürelerinin iyileştirilmesi, uzatılması gibi sözler mutlak suretle ele alınmalı, ciddi bir çalışma ile çözüme kavuşturulmalıdır. Çaykur başta olmak üzere bölgemizin tüm dinamiklerinin ortaya koyacağı proje ve irade ile bu sorunu çözmek çokta zor değil….Mesele çözüm istemek….