GİRESUN-BHA

‘Kim Bu Çepniler?’ isimli eser, günümüzde hala yaşatılmakta olan Çepnilere ait kültürel, folklorik ve tarihi zenginliğinin tanıtılması ve başta Karadeniz Bölgesi olmak üzere Çepni Boylarının Anadolu’daki iskân hareketlerinde oynamış oldukları önemli rolün aktarılması amacıyla günümüze kadar yapılmış olan akademik ve yerel çalışmaların ışığında, bölge genelinde alan araştırmalarıyla derlenen bilgilerden yararlanılarak hazırlandı.

Şaban Kutlu’nun 1917-1918 yılları arasındaki, Karadeniz Rus işgal yıllarına ait bölgede yaşanılan olayların derlendiği, ‘Geçmişten Günümüze Her Yönüyle İnanca’ tipik bir Çepni yurdu olan Giresun Çanakçı ilçesinin sosyo-kültürel ve tarihi yönden incelendiği ‘Yitik Kent Çanakçı’, Çepni çoban kültürünün bir parçasını oluşturan, İngilizce ve Türkçe olarak Giresun Valiliğince yayımlanan, Unesco İnsanlığın Somut Olmayan Dünya Kültür Mirası ‘Kuş Dili (Islık Dili)’ ve Çepni sözlü kültürüne ait ‘Gelinkaya Efsanesinde’ yer aldığı ‘Ateşi Suya Tutmak’ adlı öykü derlemesinden sonra beşinci çalışması.

TARİHİ, KÜLTÜREL, ARAŞTIRMA, İNCELEME

Yazar Şaban Kutlu’nun kitabı 4.5 yıllık bir süre içinde büyük bir emek harcanarak alan bazlı yerel araştırma notlarından ve günümüze kadar yapılmış olan değişik Çepni ile alakalı çalışmalardan yararlanılarak hazırlanmıştır.

Anadolu coğrafyasına dağılmış Çepni topluluklarının farklı sosyo-kültürel farklılıklarının yanı sıra, konar-göçer yaşam biçiminden yerleşik iskân durumuna geçen bu toplulukların özellikle de Şamanizm etkisinde kalmış değişik ritüellerin günümüzdeki uygulamaları da incelenmiştir. Yakın tarih dilimi içinde gerçekleştirilen değişik kültürel, tarihi ve folklorik araştırmaların büyük bir bölümünün akademisyenler tarafından yapıldığını görmekle beraber, konuya bağımsız olarak yaklaşan, olaylara ve tarih içinde ki akışa daha değişik bir gözle bakan yerel araştırmacıların da çok daha fazla ayrıntıları yapmış oldukları alan çalışmalarıyla günışığına çıkardıklarını biliyoruz.

Karadeniz Bölgesinin Türkleşmesi ve İslamlaşması açısından önemli görevler üstlenmiş, bu tarihi süreç içinde kendi kültürlerine de büyük ölçüde sahip çıkmayı başararak, halen bunu devam ettiren Çepni Boyu ile ilgili yeni bir yerel çalışmanın yapıldığı bu eserin, günümüze kadar yapılmış olan çalışmalara ufak da olsa bir katkı sunacağına inanıyorum.

Çepni Boylarının günümüzde büyük bir kısmının suni olarak inançlarını yerine getirdiğini görmekle beraber, azımsanmayacak oranda Anadolu coğrafyasında Alevi inancının halen devam ettiğini ve sürdürüldüğünü de ifade ederim. Alevi inanç sistemi içinde yer alan Çepnilere ait yerleşim yerlerinde ki alan çalışmaları esere daha değişik bir açıdan bakılması yönünden önem arz etmektedir.

Vilayet-i Çepni olarak bilinen Giresun bölgesinin yanı sıra, Görele (Yavabolu), Şalpazarı, Kürtün, Espiye ve Çanakçı içinde yer alan bölgede yoğun olarak varlıklarını sürdüren, Çepnilere ait konar-göçer çoban kültürünün bir devamı durumunda ki günlük yaşamdan önemli yeni izlenimler ve notlar, alan araştırması bazında bu çalışmaya aktarılmıştır. Özellikle Çepnilerin ilk kez yurt tuttukları Kürtün’le ilgili notların oldukça ilgi çekeceği kanısındayım. Bu yerleşim yerlerinin dışında kalan Çepni yaşam alanlarındaki alan çalışmalarına ait araştırma notları da ayrıca eserde kısaca yer almıştır.

Anadolu’nun İslamlaştırılması, Türkleştirilmesi, Hacı Bektaşi Veli, Güvenç Abdal, Abdal Musa, Sarı Saltuk, Ahi Evran, Yunus Emre gibi bu toprakların manevi fâtihleri durumunda olan din ulularının ve önderlerinin kurdukları dergâhlar, tekkeler ve zaviyeler sayesinde genişlemiş ve büyük bir iskân hareketine dönüşmüştür. Bizans’ın iç bölgelerine Çepni topluluklarının ilerleyen süreçte gerçekleştirdikleri akınlarla bu manevi önderler, pirler, erenler, gönül alperenleri, dervişler, ahiler Türkistan’da Hoca Ahmet Yesevi’den ilim ve irfan alarak Anadolu’nun uçsuz bucaksız bozkırlarını fethetmiş ve Türklere açmışlardır.

Tabiatın içinde hayat süren, gelecekte de tarih sahnesinde yer alabilmek amacıyla, yaşamış oldukları çağları aşan birçok eserler meydana getirmeyi başarmış insanoğlunun dünyanın hangi yöresinde ilk olarak ne zaman hayat bulduğu hala bir sır olarak karşımızda durmaktadır.

Zaman dilimi içinde kurulan sayısız devletlerin yerini alan, bununla beraber bulundukları bölgenin sınırlarını yeniden belirleyen bu ulus devletler elbette ki bir öncesinden daha kalabalık, savaş sanatını iyi bilen ve daha zengin bir toplumsal kültürü de beraberlerinde getirmişlerdir.

Türklerin anavatanı olarak kabul edilen Orta Asya’dan medeniyetlerin başlangıç noktasını oluşturan Mezopotamya’ya ya kadar tarih sahnesine değişik isimlerle çıkan yüzlerce devlet, imparatorluk, şahlık ve krallıklar zamanla yaşamış oldukları topraklara sığmaz olup, sahip oldukları medeniyetin zenginliklerini de beraberlerinde götürüp yeryüzünün değişik coğrafyalarına yayılmışlardır.

Anadolu’da Hititlerle başlayan, Selçuklularla devam eden ve dünyaya yayılan Türklerin tarihi sürecinin ilk kaynağında bulunan Oğuz Türkleri ve bunların içinde yer alan Çepnilerin günümüzde hala, yerli ve yabancı tarihçilerin devam eden bu kültür araştırmalarının Anadolu’nun ne kadar büyük ve önemli kültür zenginliğine sahip olduğunun bir ispatı olsa gerek.

Binlerce yıllık bir tarih yumağı içinde çok küçük bir nokta olsa da, Türklerin Anadolu’ya yerleşmelerinde önemli bir rol oynamış olan Çepnilerin tarihi ve kültürleri hakkında yaptığımız alan ve kaynak araştırmaları okuyucuya sunulmuştur.

ÇEPNİLER;

Orta Asya’nın step bozkırlarından akın akın gelerek bu güzel Anadolu’nun dört bir yanını vatan eylemiş, içinde bulunduğu zaman diliminde tarih akışının yönünü değiştirmiş, mücadele ve azmin gayreti ile ayakta durmayı başarmış Türkmen Çepni boyu…

Tarih sahnesinde ki asil duruşları, haksızlığın ve zulmün karşısında ise cesaretleri ile en yenilmez komutanları alt eden Şaman Kamlarının tütsülediği esmer cengâverler…

Anadolu’yu fethedecek kadar cüretkâr, inançları uğruna bir imparatorluğu yıkacak kadar korkusuz, Sungur Kuşunun kanatları altında ise alabildiğince özgür Yesevi’nin gönül alperenleri, Güvenç Abdal’ın has müritleri, Çepniler.

Karadeniz’in hırçın dalgalarının sakladığı koylar boyunca uzanan derin vadilerin yaman bekçileri, Makam-ı Kürtün’ün hizmetkârları, Güvenç Abdal’ın sönmeyen ışığının altında yurt tutanlar, Abdal Musa’da, Ahıl Baba’da, Bektaş’ta, Güvende’de, Ali Meydanı’nda semaha kalkan, Kurban Baba’da niyet tutan Pontus’un korkulu rüyası Hacı Bektaş-i Veliye gönül veren Çepniler.

KUTLU’DAN EMEĞİ GEÇENLERE TEŞEKKÜR

Yazar Şaban Kutlu kitabın her aşamasında emeği geçenler için yayınladığı mesajında “Anadolu coğrafyasının önemli bir sosyo-kültürel parçasını oluşturan, uzun bir tarih diliminden geçerek günümüze kadar ulaşmayı başarmış Çepni kültürüne, yapmış olduğumuz arşiv ve alan çalışmalarıyla birlikte yeni zenginlikler katmayı, gelecek nesillere ise bir kültür mirası olarak bırakmayı arzuladık. Bu eserin hazırlanmasında bizlere destek veren, teşvik eden, alan çalışmalarımızda yardımcı olan Merhum Zeki Al’a, esere kattığı yöresel tarih dokusuyla ilgili değerli bilgilerden ötürü Sayın Şükrü Çoban’a, Sayın Abdullah Maral’a, Güvenç Abdal Derneğinin değerli yöneticilerine, Sayın Adem Dağdır ve Sayın Sakine Dağdır’a, Sayın Sinan Emanet’e, Sayın Sinan Güvendi’ye, Sayın Orhan Kılıç’a, Babıalinin köklü yayın kuruluşu Dönence Yayıncılığa ve Sayın Kemal Özdemir’e, Sayın Hüseyin Güvendi’ye, Çepni bazlı alan çalışmalarında yapmış olduğu araştırmalarla yeni bir çağ açan Sayın Coşkun Kökel’e, Sayın Veli Saltık’a, Sayın Celali Keleş’e, Giresun Medya Platformunun değerli üyelerine, Sayın İbrahim Balcıoğlu’na, Sayın Sadi Toygar’a, Yesevi Vakfı Başkanı Sayın (merhum) Erdoğan Aslıyüce’ye, Sayın Cihangir Hakan Yılmaz’a, Sayın Niyazi Bilir’e, Sayın Ercan Yıldız’a, Sayın Necip Dandin’e ve çalışmalarım boyunca eserlerinden yararlanma olanağı bulduğum değerli araştırmacılara, kıymetli hocalarıma ve bu süreç içinde yardımlarını esirgemeyen yerel idarecilere, aileme ve burada bir an isimlerini yazmayı unuttuğum tüm gönül dostu hemşerilerime sonsuz teşekkürlerimi iletirim” dedi.