ISPARTA-BHA

Yalvaç’ın en önemli tarihi ve turistik değeri olan Pisidia Antiokheia Antik Kenti’nde 2024 yılında yapılan kazı çalışmaları devam ederken; kazıların bu yılki en önemli buluntusu “Kanser Hastalığına Karşı Yapılmış Tılsımlı Amulet” oldu. Pisidia Antiokheia Kazı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Özhanlı, kazı çalışmalarıyla ilgili şu bilgileri verdi:

“Pisidia Antiokheia Antik Kenti 2024 yılı kazı çalışmaları, Aedilicus Tepesi’nde bulunan Kilise çevresinde gerçekleştirilmektedir. M.S. 10. yüzyılda kent manastırına dönüştürülen yapı devşirme malzeme ile örülmüş kalın bir duvarla çevrelenmiştir. Çevre duvarının (Peribolos) iç tarafında yapılan kazılarda kiliseye ait depolama alanları ve farklı işlevlerde kullanılmış çok sayıda yapı ve de MS 4. – 6. yüzyıllarda kullanılmış anıtsal bir çeşme açığa çıkarıldı.

Depolama alanlarında zemine sabitlenmiş çok sayıda büyük depolama kapları (Pithos) bulunmaktaydı. 2024 yılının en ilginç buluntusu ise amulet (kolye) olarak kullanılan 1 adet gemmaydı. Bu amulet Antiokheia kazılarında bu güne kadar bulunmuş en ünik eserlerden birisidir.

Gemma, günümüzün en tehlikeli hastalığı olan kanserin Antik Dönemdeki bilgi kökenlerine ışık tutmaktadır. Kızı hastalanan bir babanın, kızının iyileşmesi için yaptırıp, boynuna amulet olarak taktırmış olduğu kolyenin bir yüzünde; yengeç, diğer yüzünde ise, bu hastalıktan kurtulması için yazılmış sözler yer almaktadır. Kanser hastalığı hakkında bize bilgi veren Antik Dönemin en büyük hekimi Galen, yengece benzeyen kanserli kısmın etrafındaki siyah damarların görünümünü şu şekilde açıklar: “Yengecin vücudunun etrafına yayılan bacakları olduğu gibi, bu hastalıktaki damarlar da aynı şekildedir. Yengeç şeklindeki anormal tümör tarafından yayılırlar.” Kanserli tümörün yengece benzetilmesi aslında, hastalığın adının nedenidir. Çünkü “karkinos” Yunanca’da yengeç anlamına gelmektedir. Günümüzde, kullanılan “kanser” kelimesi de ismini Yunancadaki “yengeç” isminden almaktadır. Bu tür tılsımlı taşlar, Helenistik Dönemden başlayarak, MS 4. yüzyıla kadar yaygın bir şekilde kullanılmışlardır. Antiokheia’da bulunan örnek, Anadolu’da günümüze kadar bulunmuş, en iyi korunmuş ve en anlamlı resim ve yazı içeriğini vermektedir. Batıl inancı açık bir şekilde ortaya koyan bu tür eserler, köken olarak Mısır, Anadolu ve Mezopotamya kaynaklıdır.

Kilise tarihinden eski olan bu eser, uzun yıllar kullanılmış ve 10. yy da buraya düşürülmüş olmalıdır. Değerli bir taştan yapıldığı için önemini yitirmemiştir. Kanser hastalığına iyi geldiği düşünüldüğünde çok farklı kişiler tarafından uzun yıllar kullanılmaya devam etmiş olmalıdır.”