Hakan BAKAR/SİVAS-BHA

2025 Bütçesi ve vergide adalet konusunda sosyal medya etkinliği yapan Tez-Koop-İş Eğitim Sendikası ve Araştırma Birimi açıklama yaptı.

Tez-Koop-İş Eğitim Sendikası ve Araştırma Birimi tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi.

“Öncelikle, memura, emekliye, işçiye ve asgari ücretliye 2025’teki enflasyon kadar bile zam yapılmayacaktır. Çünkü personel harcamaları geçen yıldan bu yıla %102 oranında artırılmışken, 2025’te bu artışın sadece %30 olması hedefleniyor.

Önümüzdeki yıl 11 trilyon 139 milyar TL vergi toplanması hedefleniyor. Bunun 2 trilyon 130 milyar TL’si Gelir Vergisinden, 1 trilyon 637 milyar TL’si Kurumlar Vergisinden, 3 trilyon 599 milyar TL’si Katma Değer Vergisinden,
2 trilyon 121 milyar TL’si Özel Tüketim Vergisinden karşılanacak. Bunlara ilave olarak 279 milyar TL Harç, 216 milyar TL Damga Vergisi, 544 milyar TL BSMV, 340 milyar TL Gümrük Vergisi ve 106 milyar TL Motorlu Taşıtlar Vergisi alınacak. Gelir vergisi artışlarının %65’i de ücretlilerden karşılanacak. Petrol, akaryakıtta olduğu gibi bazı vergilerin de vergisi alınacak (önce KDV, ardından maktu ÖTV). Kısaca gelenek devam edecek ve yine vergilerin en az üçte ikisi adaletsiz dolaylı vergiler biçiminde halktan alınacak.

Sermayeye sağlanan vergi teşviklerine devam!

Siyasal iktidar bir yandan “fırıncının vergisinin peşine düşmüş” görüntüsünü verirken, diğer yandan her yıl büyük sermayeden alması gereken vergiyi, vergi istisnası, indirimi ve muafiyeti gibi yasada vergi harcamaları olarak geçen bir uygulamayla almaktan vazgeçiyor.

2024 yılında 2 trilyon 200 milyar TL civarında olan bu sermaye destekleri 2025’te 3 trilyon TL’nin üzerine çıkıyor. Vazgeçilen bu vergilerin yaklaşık
%10’u asgari ücretin vergi dışı bırakılmasından kaynaklandığından emekçilerden alınmayacak olan vergi gibi düşünülebilirse de, asgari geçim indiriminin yaygın bir biçimde işverenler tarafından işçiye yansıtılmadığı da biliniyor.  Kurumlar Vergisi çerçevesinde sermaye kesiminden alınmayacak olan miktar ise 701 milyar TL’yi geçiyor.

  • Devlet gelecek yıl sermayeden 1 trilyon 637 milyar TL tutarında Kurumlar Vergisi almayı hedeflerken, bunun %43’üne denk düşen bir miktardan da
    (701 milyar TL) vazgeçiyor.

Söz konusu bu vergi teşvikleri hedeflenen bütçe açığından %52 daha büyüktür. Yani bu vergiler toplansa bütçe açık değil, fazla verecektir. Vergi harcaması tutarı toplam vergi gelirlerinin %27’sini oluşturuyor. Yani devlet topladığı 100 TL’lik vergi kadar 27 TL’lik vergi toplamaktan vazgeçiyor.

Verginin asıl yükü işçilerin üzerinde!

İşçilerse, yıllardır verginin asıl yükünü sırtlanmış durumdalar. (Diğer emekçiler ve halkla birlikte) Sadece, payı %70’i bulan dolaylı vergilerin neredeyse tamamını ödemekle kalmıyor, aynı zamanda sistemde %20’ye varan bir paya sahip olan Gelir Vergisinin de üçte ikisini ödüyorlar. Üstelik işçiler her yıl başında zam aldıklarında, önce enflasyonla ve ardından birkaç ay sonra daha yüksek bir vergi dilimine geçtikleri için gizli bir vergiyle aldıkları zammı geri ödüyorlar. İşçilerin yıl başında aldıkları zamlı ücreti yıl sonunda alamamalarının nedeni Gelir Vergisi tarifesinin adaletsiz yapısı. Zira tarifedeki vergi oranına denk düşen gelir dilimi, asgari ücret ya da genel ücret artışları kadar artmıyor.

Öyle ki 2000 yılında Gelir Vergisi tarifesinin brüt aylık asgari ücrete oranı 21 kat iken, 2024 yılında bu oran 5,5’e kadar düştü. Kısaca, gelir vergisinin ilk dilimi asgari ücretteki artış kadar arttırılmayınca, işçiler zam aldıktan birkaç ay sonra ikinci dilime girerek %15 yerine %20’den başlayan oranlardan vergilendiriliyorlar.

Oysa vergi gelir dilimi 2000 yılındaki gibi 22 kat artırılmış olsaydı;

Aylık 40,000 TL brüt geliri olanlar yılda 27,360 TL; brüt geliri 50,000 TL olanlar 35,100 TL; brüt geliri 60,000 TL olanlar 42,240 TL ve brüt geliri 70,000 TL olanlar 49,380 TL daha az vergi ödeyeceklerdi. 2024 yılı Gelir Vergisi tarifesinin ilk dilimi 110.000 TL idi. %44 civarında gelecek Yeniden Değerleme Oranı ile bu ilk dilim önümüzdeki yıl için 158.000 TL olacak. Oysa 2000’den bu yana Yeniden Değerleme Oranı kuruşu kuruşuna uygulansaydı ilk dilimin gelecek yıl için 415.000 TL civarında olması gerekirdi. Mevzuatın yanlış kurgulanması ve sair sebeplerle Gelir vergisindeki adaletsizliğin bir nedeni budur.

Önerilerimiz:

Bu yüzdende, gelir vergisinin vergi gelirleri içindeki payı %18-20 civarında. Bu iki katına çıkarılmalıdır. Bu yapılırken emekçilerin vergisi artırılmamalı, tersine en zenginlerin vergi dilimi %60’a kadar kademeli olarak yükseltilmeli, en alttaki dilim ise %10’a düşürülmelidir.

Ayrıca gelir vergisi oranlarına karşılık gelen gelir dilimleri gerçekçi bir biçimde yükseltilmelidir. (2025 yılı için en düşük dilim 440,000 TL civarında olmalı). Ücretlilerin gelir vergisi hesaplanırken vergiden değil, matrahtan indirim yöntemine geçilerek, ücretlerin yılın ikinci yarısından itibaren bir üst vergi dilimine geçmeleri ve böylece gelirlerinin azaltılması önlenmelidir.” ifadelerine yer verildi.