ANKARA-BHA

Mudanya Postası yazarı Orhan Samast, "İtibar Kuvvetleri Komutanlığı" başlıklı yazısında, kurumsal yapıların kriz anlarında nasıl hareket etmesi gerektiğine ve itibar yönetiminin stratejik bir gereklilik olduğuna değiniyor. Samast, , "İtibar Kuvvetleri Komutanlığı" başlıklı yazısında şunları ifade etti:

“Bireysel veya kurumsal anlamda bir sorun ya da kriz yaşadığımızda o krizi yönetecek, yaşanan sorunu çözecek güç unsurunu hazırda bulundurmak günümüzün zorunlulukları arasında. Buna tedbirli olma veya işi sağlama alma refleksi de diyebilir. Bu durum profesyoneller için bu çağda yaşamanın ve acımasız rekabet ortamında ayakta kalmanın zorunluluklarından. Sağlık sorunları ihtimaline karşı tamamlayıcı sigortalar, trafik kazalarına karşı kasko poliçeleri, nakit sıkışıklıklarına karşı kredibilite gücü oluşturma da benzer reflekslerin bir yansıması. Tüm bunlar yaşanabilecek olumsuzluklara karşı alınacak aksiyon planlarından ibaret. Tabi temel motivasyon istikrarı sağlamak ve itibarı korumak.

Sorunlar, olumsuzluklara karşı tedbir alması gereken yöneticiler seviyesinde yaşanırsa, riskleri ön görüp krizleri yönetmesi gerekenler nezdinde itibar krizleri ortaya çıkarsa ne yapacağız? Tamda burada yakın zamanda Zorlu Holding’deki CEO’lar seviyesinde yaşanan itibar krizi aklımıza gelebilir.

İtibarımızı kim koruyacak?

Askeri kurumlarla çalışanlar iyi bilir. Göz bebeğimiz olan Türk Silahlı Kuvvetleri’mizde “güven kontrole mani değildir” diye çok önemli bir kural vardır. Bu kural etrafında geliştirilen iş yapma biçimleriyle liyakatli (işin ehli, güvenilir) kişilerin yaptıkları denetlenir ve sistemin en iyi şekilde çalışması sağlanır. Her soruna karşı donanımlı ayrı kuvvetler vardır. Mesele havacılıkla ilgiliyse Hava Kuvvetleri, karadaysa Kara Kuvvetleri, denizdeyse Deniz Kuvvetleri  gerekli yapılanma içerisindedir. Dijital tehditlere ve saldırılara karşı Siber Kuvvetler Komutanlığı kurulmasının sebebi de budur. Bu komutanlıklar her türlü tehdit senaryosunu çalışarak stratejik planlar hazırlar, simülasyonlar üzerinde kafa yorar, tatbikatlar yapar ve güvenliği sağlayarak kullandığı güç unsurlarıyla hem kurumun itibarını muhafaza eder hem de ülkenin itibarını yüceltir.

CEO krizine dönecek olursak, şirket ya da kurumları yönetmesi için işin teslim edildiği kişiler sorun çıkarırsa bu durumda krizi kim yönetecek? Burada aklımıza doğal olarak yönetim kurulu geliyor. CEO yönetim zafiyetine düşer ve kriz çıkarsa yönetim kurulu sorumluluğu alır ve süreci yönetir. O zaman şu soru akla geliyor; çıkan problemden Yönetim Kurulu sorumluysa, sorun tam da yönetim kurulunun iş yapma biçiminden kaynaklıysa. Yönetim Kurulu Başkanı krizi bizzat ürettiyse o zaman ne olacak?

Tıpkı ülkemizde yaşanan Patiswiss CEO’sunun (aynı zamanda Yönetim Kurulu Başkanı) önce müşterisini sosyal medyadan tehdit edip sonra özür dilediği olay gibi. Tabi özür yetmemiş görevinden istifa ettiğini de duyurmuştu. Kendi şirketinin hem yönetim kurulu başkanlığından hem de CEO görevinden istifa etmişti. İstifa mesajındaki şu kısım yaşananların kaynağına dair ciddi ipuçları veriyordu.

“Her şeyin önüne koyduğum tüketicilerimizden birini, hatalı bir cevapla üzdüm…. Başta kendisinden sonrasında da tüm tüketicilerimizden ve değerli kamuoyundan samimi bir şekilde özür diliyorum….”

Günümüzde kurumsal yapılar oluşturdukları güven ekosisteminde paydaşlarını tanımlarken müşterilerini sadece ürün tüketen kişiler olarak değil de markanın esas sahipleri olarak tanımlamayı tercih ediyor. Kültürümüzdeki müşteri veli nimettir yaklaşımı tamda böyle olması gerektiğini ifade ediyor.

Netice olarak krizleri yönetecekler kriz çıkardığında krizi hangi kuvvet yönetecek?

Bu soru, günümüzde çözüm aranan önemli soruların başında geliyor. Bu tip krizlerin şuanki uygulamalardaki yeri maalesef “Yönetim Kurulu toplanır. Önce bir özür metni yayınlar ve bir çare üretir” şeklinde. Kriz tüm yapıyı etkilemiş, kurumun itibarına zarar veren boyuta ulaşmışsa ve mevzu itibar ise devreye girmesi gerekende İtibar Kuvvetleri Komutanlığınız olmalıdır. Tabi bu biriminiz varsa, yani itibara dair bir sorumlunuz, kadronuz, alt yapınız, araştırmanız, bir itibar yönetim planınız varsa !

“İtibar, telgrafın tellerine konmuş kuşlar gibidir. Onları bir kez ürküttüğünüzde tekrar aynı yerine koyamazsınız.”

Başkentliler, ABB'nin uygun fiyatlı et satışına akın ediyor

Başkentliler, ABB'nin uygun fiyatlı et satışına akın ediyor

Tüm işletmelerin kurumsal itibarını sağlıklı bir şekilde yapılandırması, koruması ve yüceltmesi için ihtiyaç duyacağı güç kuracağı birim ile mümkün olacaktır. Güçlü itibar yönetimi uygulamalarıyla işletmeler, nitelikli çalışanları ve yatırımcıları çeker, kaynaklara ulaşmada stratejik üstünlük sağlar, zor durumlarda sosyal destek ve hoşgörüyle yükü hafifletir, krizlerde kalkan etkisi oluşturduğundan işletmeyi korur ve müşteri sadakati oluşturarak tercih sebebi olur.

İtibarlı işletmeler daha fazla değer üretir ve topluma daha fazla değer katarlar.

İtibarını yöneten işletmelerin sayısının artması dileğiyle…”

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ…